"Bir Devlet ki! Gümrük işlerini, vergilerini, ülkenin ve milletin ihtiyaçlarına göre düzenlemekten alı konulmuştur. Böyle bir devlete elbette bağımsız devlet denemez."

Çekte Muhatap Bankanın Ödeme Yükümlülüğü

Tarih: 14.01.2013 10:08:00 - Görüntülenme: 35873

Mülga 3167 Sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması  Hakkında Kanun ve 5941 sayılı Çek Kanunu ile bankalara yüklenen en önemli  yükümlülüklerinin birisi de bankaların keşideciye vermiş oldukları çek  defterlerine ait her bir çek yaprağı için ödemekle yükümlü olduğu tutardır.  Her  yıl Ocak ayında Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası tarafından belirlenen ve Resmi Gazete ’de yayımlanan bu tutarı, muhatap banka gerekli koşulların  varlığı halinde, kısmen ya da tamamen karşılıksız yazılan her bir çek yaprağı  hamile ödemekle yükümlüdür. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdi kredi sözleşmesi hükmünde olup; bu çalışma ile muhatap bankanın  ödeme yükümlülüğünün kapsamı ve sınırları analiz edilmiştir.



1. Giriş



Türk Hukukunda çek; asıl olarak, Türk Ticaret Kanununun "Kıymetli Evrak" konusuna tahsis olunan Üçüncü Kitabının, kambiyo senetlerine ilişkin hükümleri içeren Dördüncü Kısmında, poliçe ve bonoyu takiben "Üçüncü Bölüm - Çek" başlığı altında düzenlenmiştir. (6102 sayılı TTK md.780 – 823). Çeke ilişkin hükümlerin, mehaz İsviçre Hukukundan farklı olarak kambiyo senetleri üst başlığı altında öngörülmüş olması, Türk Hukukunda çekin de,  tıpkı poliçe ve bono gibi bir kambiyo senedi olarak kabul edilmesi sonucunu  doğurmuştur. (Öztan, 2007, s.227) Ayrıca 5941 sayılı Çek Kanunu’nda da çekte yapılacak ödemelerle ilgili önemli düzenlemeler yer almaktadır. Yine, TTK.nun818.md.sinde yapılan atıfla , kanunda çekler ile ilgili bazı düzenlemelerde poliçe hükümlerinin  uygulanacağı belirtilmiştir.



Hakkında düzenleme bulunmayan bir konuda ise önce TTK.nun kıymetli  evrakı düzenleyen genel hükümlerine sonra da Borçlar Kanunu’nun havaleyi düzenleyen hükümlerine çekin niteliği ile bağdaştığı ölçüde başvurmak gerekecektir. Özellikle pasif çek ehliyeti ile ilgili olarak Bankacılık Kanunu, kambiyo senetlerine özgü takip nedeniyle İcra ve İflas Kanunu ve kambiyo senetlerinde sahtecilik ve dolandırıcılık ile sınırlı olmak üzere Türk Ceza Kanunu da, çek hakkında özel hükümler içeren diğer kanunlar arasında sayılmalıdır.2



Çeke ilişkin mevzuat olarak yukarıda zikredilen kanunlara ek olarak, Çek 



Kanunu uyarınca T.C. Merkez Bankası tarafından çıkartılıp yürürlüğe konulan



Yönetmelik ve Tebliğler de düzenleyici işlemler arasındadır.



Gerek TTK.nunda düzenlenmiş olması gerek 5941 sayılı kanunda özel bir



düzenlemeye konu olmuş olmasına rağmen çekle ödemeler, özellikle çekin 



kredi amaçlı ileri tarihli kullanımından dolayı hukuk sistemimizde önemli 



sorunları da birlikte getirmiştir. Çekin tedavüle çıkmasının, kullanımının, bir 



mevduata bağlı olması mevduat-banka ilişkisinin de birbirinden ayrılmaz 



nitelikte bulunması karşısında; çekle ödemeler düzeni açısından muhatap banka 



başta olmak üzere tüm bankalar etkin bir konuma sahiptirler. Bankaların başta 



çekte muhatap olma ehliyetleri, çekle ödemeler düzeni açısından banka 



yükümlerini ön plana çıkarmaktadır. Çekle ödemeler düzenine özellikle 



kamusal müdahalede ve karşılıksız çek keşide etme suçunun asgariye



indirilerek çekin ödeme amaçlı asli fonksiyonuna yönlendirilmesinde; 



bankalara yüklenecek ödevler ve buna bağlı bankaların hukuki ve cezai 



sorumlulukları oldukça önemli hale gelmektedir.



2. Çek – Çek’in Hukuki Ve İktisadi Mahiyeti



Çekin birinci temel niteliği yukarıda da belirtildiği üzere bir kıymetli evrak 



türü olan kambiyo senedi olmasıdır. Bu sebeple kambiyo senetlerinin 



özelliklerini taşıyan çek; kanunen emre yazılı olup, şekle sıkı sıkıya bağlı, 



mücerret bir miktar para alacağının ödenmesi borcunu ihtiva eder. Çek hukuki 



niteliği itibariyle bir havaledir. Ancak alelade bir havaleden; görüldüğünde 



ödenecek olması, senet borçlularının kambiyo senetlerine mahsus müracaat 



hakkına sahip olmaları, kabul yasağı, ibraz süresi içinde çekten cayılamaması, 



sadece bir banka üzerine keşide edilebilmesi ve çekteki havalenin sadece belli 



miktar para borcunu içermesi gibi sebeplerden dolayı ayrılır. Bu sebeple çekin 



mevsuf (hususi veya mücerret ) bir havale olduğu söylenebilir.(Kendigelen, 



2004, s.32, Reisoğlu, 1998, s.13 )



Çek de poliçe gibi bir tedavül senedidir. Ancak poliçenin aksine bir kredi



vasıtası olmayıp, bir ödeme vasıtasıdır. Çek; kural olarak bir borcun ifası



amacıyla verilir. Aksini iddia eden, örneğin çekin ödünç, avans veya teminat



amacıyla verildiğini ileri süren, bunu ispat etmelidir.(Tekil, 1994, s.166)Çekin 



görüldüğünde ödenir olması, çekte vadenin bulunmaması, ibraz sürelerinin kısa 



tutulmuş olması ve çekte rehin cirosunun yapılamaması çekin bir ödeme aracı



olduğunu göstermektedir. Ancak, 31.12.2012 tarihli 6273 sayılı Çek



Kanununda değişiklik yapılmasına dair Kanunun 6. Maddesi ile 5941 sayılı 



Çek kanununa eklenen geçici madde ile “31.12.2017  tarihine kadar, üzerinde 



yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı 



geçersizdir” çekin poliçe gibi kredi vasıtası olarak kullanılmasına imkan 



verilmiştir. Çek kanununa geçici olarak eklenen bu maddenin yürürlükte kalma 3



süresinin uzunluğunu göz önünde bulundurduğumuzda bu uygulamanın ticari 



hayatımızda kalıcı olacağı düşünülmektedir.



Çek bir ödeme aracı olmakla birlikte, kanuni bir ödeme vasıtası da değildir. 



Yani çeki para ile bir tutmak mümkün değildir. Zira kanuni ödeme aracı 



olmamasının yanı sıra, çek hukuken kesin ödeme aracı da değildir. Çekle 



yapılan ödemenin, borcu ortadan kaldıran bir ödeme yani ifa sayılması için, 



salt çekin kullanılması yetmez. Ödeme aracı olan çekin temsil ettiği paranın 



alacaklı tarafından tahsil edilmesi ya da alacaklının banka hesabına geçirilmesi 



gerekir. Alacaklı, ödemelerin çekle yapılacağı hususunda bir anlaşma yoksa, 



çeki kabule zorlanamaz.



3. Çek’in Unsurları - 6102 Sayılı Ttk İle Mülga 6762 Sayılı Ttk Ve 5941 



Sayılı Yasa İle Mülga 3167 Sayılı Yasa Kapsamında Mukayeseli 



Değerlendirme



5941 Sayılı Yasa 3. md. ve Mülga 3167 Sayılı Kanun 10. md.’nde yer alan 



muhatap bankanın kısmen ya da tamamen karşılıksız çıkan çeklerde her bir çek 



yaprağı için sorumlu olduğu miktarı ödeme borcunun doğabilmesi için çekin 



6102 sayılı TTK 780. md.’nde yer alan tüm zorunlu unsurları barındırması 



gereklidir.



6102 sayılı TTK.nun ilgili hükmü, Mülga 6762 sayılı TTK.nun 692’nci 



maddesinden, dili güncelleştirilerek alınmıştır. Buna göre, Çek;



a) Senet metninde “çek” kelimesini ve eğer senet Türkçe ’den başka bir dille 



yazılmış ise o dilde “çek” karşılığı olarak kullanılan kelimeyi,



b) Kayıtsız ve şartsız belirli bir bedelin ödenmesi için havaleyi,



c) Ödeyecek kişinin, “muhatabın” ticaret unvanını, 



d) Ödeme yerini,



e) Düzenlenme tarihini ve yerini,



f) Düzenleyenin imzasını, içerir. Bu unsurlardan birini içermeyen bir senet, şu 



haller istisna olmak üzere çek sayılmaz; 



1-Çekte açıklık yoksa, muhatabın ticaret unvanı yanında gösterilen yer ödeme 



yeri sayılır. Muhatabın ticaret unvanı yanında birden fazla yer gösterildiği 



takdirde, çek, ilk gösterilen yerde ödenir. Böyle bir açıklık ve başka bir kayıt 



da yoksa, çek muhatabın merkezinin bulunduğu yerde ödenir.



2- Düzenlenme yeri gösterilmemiş olan çek, düzenleyenin adı yanında yazılı 



olan yerde düzenlenmiş sayılır.



Ayrıca, Mülga 3167 Sayılı Kanun’da 4814 Sayılı Yasa ile yapılan değişiklik ile 



keşidecinin vergi kimlik numarasının yer almadığı çekler de geçersiz 



kılınmıştır. Ancak, 4814 sayılı yasa her ne kadar 08.03.2003 tarihinde 



yürürlüğe girmiş ise de, 2003/1sayılı tebliğin yayım tarihi olan 09.04.2003 



tarihini izleyen 3. ayın sonu olan Temmuz ayı sonuna kadar düzenlenmiş olan 4



ve vergi kimlik numarası içermeyen çekler Yargıtay tarafından geçerli kabul 



edilmiştir. Vergi kimlik numarasının çekin geçerliliğini etkileyip etkilemediği 



doktrinde tartışmalara neden olmuştur.



4. Keşideci İle Muhatap Banka Arasındaki İlişki



4.1 Karşılık



Bir çekin düzenlenmesi için, muhatabın elinde düzenleyenin emrine tahsis 



edilmiş bir karşılık bulunması ve düzenleyenin bu karşılık üzerinde çek 



düzenlemek suretiyle tasarruf hakkını haiz olacağına dair muhatapla 



düzenleyen arasında açık veya zımni bir anlaşma bulunması şarttır. Ancak, bu 



hükümlere uyulmaması hâlinde senedin çek olarak geçerliliği etkilenmez.



(TTK  md. 783) 



Karşılık, muhatap banka nezdinde bulunan ve keşideci tarafından bankaya 



tevdi edilmiş veya bizzat bankanın keşideciye sunduğu belli bir miktar olarak 



tanımlanabilir. Çekte bedel daima bir miktar para olacağından, karşılığında 



nakit olması gerekir. Karşılık keşidecinin bankaya açtıracağı bir mevduat 



hesabı olacağı gibi, kendisinin veya üçüncü şahsın hesabından virman suretiyle 



tasarruf edilebileceği belli bir hesap da olabilir. Bazı hallerde, bankaların 



müşterilerine açtıkları açık kredinin de yasal anlamda bir karşılık olduğu 



kuskusuzdur.(Poroy ve Tekinalp, 1998, s.252 ) Karşılığın para olarak 



bulunması gerektiğine göre, tahsil kabiliyeti ne kadar yüksek olursa olsun, 



rehin veya tahsil cirosu ile bankalara verilen ticari senetlerin karşılık sayılması 



mümkün değildir. TTK uygulamasında; öğretide de genellikle kabul edildiği 



gibi, çekin karşılığının en geç ibraz tarihinde hazır bulunması 



yeterlidir.(Selçuk, 1993, s.264)Çünkü, ibraz tarihinde karşılığı bulunan çekin 



hamili, her hangi bir zarar uğramamakta ve çek işlevini yerine getirmektedir.



Bu nedenle, meydana gelmeyen bir zarar için keşideciyi hukuki ve cezai 



yönden sorumlu tutmanın yasal dayanağı yoktur.



Karşılığın; keşidecinin düzenlediği çek üzerinde numarası gösterilen hesapta 



bulunması gerekir. Keşidecinin muhatap banka nezdinde tasarrufta



bulunabileceği farklı hesapları da varsa, bunlarda para bulunması, karşılığın 



varlığı için yeterli değildir. Ancak muhatap bankanın virman yoluyla bu



hesaplardan ödeme yetkisi mevcutsa, karşılık var demektir.(Çolak vd., 2003, 



s.46) 



4.2 Çek Anlaşması



TTK.nun 783. md.ne göre, çek keşide edilebilmesi için, keşidecinin muhatap



bankada karşılığının bulunması yeterli olmayıp; ayrıca bu karşılık üzerinde, 



çek keşidesi suretiyle tasarrufta bulunabileceğine dair muhatap ve keşideci 



arasında açık veya zımni bir anlaşmanın da bulunması gerekmektedir. Bu, bir 



akittir. Genellikle, çek anlaşması diye adlandırılan bu akit ile, müstakbel 5



muhatap (banka), keşideciye, kendisi üzerine çektiği çekleri ödemeyi vaat eder.



Karşı akit keşideci ise, muhatabın ödediği meblağları, kendisine ödemeyi 



taahhüt eder; bu ödeme, kaide ten bir karşılığın tesisi suretiyle olur. (Öztan, 



2007, s.248)



4.2.1 Çek Anlaşmasının Tarafları



Çek anlaşmasının tarafları, TTK.nun 783. md. metninden de açıkça 



anlaşılacağı üzere; ‘’banka’’ ile ‘’keşideci’’dir. Çek anlaşması yapabilme 



hususunda keşideci yönünden herhangi bir özel ehliyet şartı bulunmamaktadır.



TTK 670.md.ye göre, “Sözleşme ile borçlanmaya ehil olan kişi, kambiyo



senetleri ile borçlanmaya da ehildir.” “Aktif çek ehliyeti” de denilen çek keşide 



edebilme ehliyeti açısından, Medeni Hukuk’un ehliyete ilişkin hükümleri 



uygulama alanı bulacaktır. Hukukumuza göre, medeni hakları kullanma 



ehliyetine sahip olan herkes akit yapabilir (MK md.10). Keza, aktif çek 



ehliyeti; 19 Mart 1931 tarihinde Cenevre’de imzalanmış bulunan “Çekle İlgili 



Bazı Kanunlar İhtilafı Meselelerinin Halline Dair Konvansiyon”  ile de 



düzenlenmiştir. İsviçre Borçlar Kanunu’na kaynak olan Konvansiyona ülkemiz 



taraf olmamakla birlikte; TTK.na İsviçre Borçlar Kanunu’nun mehaz 



olmasından ötürü TTK.nun ilgili hükümleri ile Konvansiyon hükümleri de 



uyumludur.



Çekte muhatap olma ehliyetine (pasif çek ehliyeti) ise, yalnızca bankalar 



sahiptir. Hangi müesseselerin banka sayılacağı Bankacılık Kanunu ile tespit 



edilebilir. Bankacılık Kanunu’nun 3. Md.de, bankanın tarifi yapılmıştır. Buna 



göre, banka tabiri, ‘’mevduat bankaları ve katılım bankaları ile kalkınma ve 



yatırım bankalarını’’ ifade etmektedir. Tabi ki bu durum Türkiye’de ödenecek 



çekler açısından geçerlidir. Çek Türkiye dışında ödenecekse, pasif çek ehliyeti 



ödeme yeri kanuna göre belirlenecektir.



Her ne kadar “akit çek ehliyetine” bir sınırlama getirilmemiş ise de; bankalar, 



çek hesabı açtırmak isteyenlerin yasaklılık ve engel durumu bulunup 



bulunmadığını, TCMB’nca bankalara yapılan duyurular çerçevesinde her 



birinin kendi nezdinde oluşturduğu kayıtlardan araştırmak, bu kişilerin 



ekonomik ve sosyal durumu gibi hususların belirlenmesinde gerekli basiret ve



özeni göstermek zorundadırlar. 



(5941 sayılı Çek Kanunu  md.2)



4.2.2 Çek Anlaşmasının Şekli



Çek anlaşmasının şekli hakkında 783. md.de herhangi bir hüküm yoktur. Bu 



nedenle şekil serbestisi söz konusudur. (Borçlar Kanunu md.12) Genellikle 



muhatap banka ile keşideci arasında yazılı bir anlaşma yapılmaktadır. Ancak 



bu anlaşmanın zımni olarak yapılması da mümkündür (TTK md.783). Örneğin;



bankanın müşterisinin talebi ile çek defteri vermesi ya da çek defterini6



müşterisine kendiliğinden göndermesi veya keşide edilen çeki anlaşma 



olmamasına rağmen ödemesi, zımni bir anlaşma olduğunu gösterir. (Domaniç, 



1990, s.569) 



4.2.3 Çek Anlaşmasının Hukuki Mahiyeti



Çek anlaşması, her iki tarafa da borç yükleyen bir akittir. Bu akitle güdülen 



amaç, çekin ödenmesidir. Çek anlaşmasının hukuki mahiyeti, son derece 



tartışmalıdır. Ortaya birçok teori atılmıştır. Bunların başlıcaları şunlardır; 



vekalet akdi teorisi, üçüncü şahıs lehine akit teorisi, temsil teorisi, hizmet



sözleşmesi teorisi, bozucu şarta bağlı soyut borç yüklenilmesi teorisi, alacağın 



temliki teorisi, ödemede bulunacak üçüncü sahsın gösterilmesi teorisi, ve sui



generis bir akit olduğuna yönelik teoridir. Çek anlaşmasının, esas itibariyle 



mevcut herhangi bir akdi ilişkiye tek başına dayandırılamayacağını belirtmek 



gerekir. Gerçekten, çek anlaşması, müstakil, her iki tarafa da mükellefiyet 



yükleyen, çekin ödenmesini amaç edinen fakat Borçlar Kanunu’nda 



düzenlenen akitlerden herhangi biriyle tam uyuşmayan bir akittir. Tamamen, 



nevi şahsına münhasır bir akit niteliği taşır. (Öztan, 2007, s.251)



4.2.4 Çek Anlaşmasının Sona Ermesi



Çek anlaşmasının, her iki tarafa borç yükleyen bir akit olmasından bahisle; 



Borçlar Kanunu’nda yer alan sözleşme feshi hükümleri kıyasen çek 



anlaşmasının feshinde de kullanılabilecektir. Buna göre, çek anlaşması; 



kararlaştırılan sürenin bitiminde veya keşideci ile muhatap bankanın anlaşması 



ile veya feshi ihbar ile sona erdirilebilecektir.



Ayrıca çek anlaşması; keşidecinin aktif çek ehliyetini kaybetmesi veyahut 



muhatap bankanın pasif çek ehliyetini kaybetmesi halinde de sona erecektir. 



Keza, keşidecinin iflası veya ölümü halinde de çek anlaşması sona erer. Ancak, 



keşidecinin ölümden önce keşide ettiği çekler geçerli kalır ve ödeme 



prosedürüne tabi olur. 



5. Muhatap Bankanın Ödeme Yükümlülüğü



5.1 Çekin Ödenmek Üzere İbrazı



5.1.1 Genel Olarak İbraz



Türk Ticaret Kanunu’nun 645. md.ne göre, kıymetli evrak öyle senetlerdir ki, 



bunların içerdikleri hak, senetten ayrı olarak ileri sürülemediği gibi başkalarına 



da devredilemez. Çekin ödenebilmesi için muhataba sunulması gerekir. Hak ile 



senet bütünleşmiş olduğundan, hak senetten ayrı olarak talep edilemez. Bu 



açıdan çek ödeme amacı ile muhatap bankaya ibraz edilir.7



Kıymetli evraktan doğan borcun ifası ile adi para borçlarının ifası arasında ifa 



yeri açısından önemli bir fark bulunmaktadır. Adi para borçları, Borçlar 



Kanunu’nun 89. md. gereği, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde 



ödenmekte iken; kıymetli evraktan doğan borç, borçlunun yerleşim yerinde 



ödenir. Bu durum, çekin iktisadi mahiyeti itibariyle hızlı devir yeteneğine sahip 



olmasından kaynaklanmaktadır. Çek hamilinin, ciro yolu ile birçok kez 



değiştiği göz önünde bulundurulduğunda; alacaklı hakkında dahi tam bilgisi 



olmayan borçlunun, borcunu alacaklının yerleşim yerinde ifa etmesini 



beklemek çek kullanımının amacına da aykırıdır.



5.1.2 İbraza Yetkili Kişi



Kanunun aradığı anlamda geçerli bir ibrazdan söz edebilmek için, ibrazın; 



ibraz süresi içinde ödenmek üzere, hak sahibi hamil tarafından yapılması 



gerekmektedir. Hamile yazılı olan çeklerde, çeki muhatap bankaya sunan kişi 



hak sahibi hamil olarak kabul edilir. 



Nama yazılı çeklerde, muhatap banka, ancak çekin hamili bulunan ve senette 



adı yazılı olan veya onun hukuki halefi olduğunu ispat eden kişilere ödeme 



yapabilir. (TTK md. 655/1) Bu husus ispat edilemediği halde ödemede bulunan 



muhatap banka, çekin hakiki sahibi olduğunu ispat eden bir üçüncü şahsa karşı 



borcundan kurtulmuş olmaz. (TTK. md. 655/2) Bu itibarla, muhatap bankaya 



ödeme için ibrazda bulunan kimsenin, çek üzerinde gerçekten alacaklı olarak 



görülmesi gerekmektedir.



Emre yazılı çeklerde, çeki ödeme için muhatap bankaya ibraz eden kimsenin, 



ibraza yetkili olup olmadığı, cirolar arasında düzenli bir teselsülün mevcut olup 



olmamasına göre belirlenir. Bu itibarla, bir çeki ödeme için muhatap bankaya 



ibraz eden kimse, en azından şeklen yetkili hamil olmalıdır. 



5.1.3 İbrazın Yapılacağı Muhatap



Doktrinde uzun süre tartışmalara yol açan ibrazın yapılacağı muhatap kavramı 



önce 4814 sayılı Kanun ile değişik Mülga 3167 sayılı Kanun ile açıklığa 



kavuşturulmuş ve 5941 sayılı Kanun ile de uygulama pekiştirilmiştir. 5941 



sayılı Çek Kanunu’nun 3. md.ne göre, karşılığı bulunan çek, hesabın 



bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin 



varsa vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak çek, hesabın 



bulunduğu şubeden başka bir şubeye ibraz edildiğinde, o şubece karşılığı 



sorulmak suretiyle ödenir. Bu hükümden de açıkça anlaşılacağı üzere, Kanun, 



muhatap banka ifadesinden çeke konu hesabın açıldığı banka tüzel kişiliğinin 



anlaşılması gerektiğini düzenlemiştir.



Görüldüğü üzere, muhatap bankanın tüm şubelerinin; ‘’çekin ibraz edileceği 



muhatap’’ kavramına dahil olduğu açıktır. Dolayısıyla, muhatabın çek ile 8



işleyen hesabın bulunduğu şube dışındaki herhangi bir şubesine ibrazı da, 



geçerli bir ibrazın tüm hukuki sonuçlarını doğuracaktır.



5.1.3.1 Çekte Muhatap Sıfatını Taşıyabilecek Kurumlar



Bir çekin kimin üzerine düzenlenebileceğini, çekin ödeneceği ülkenin hukuku 



belirler (TTK md. 819) ve Türkiye’de ödenecek çeklerde muhatap ancak bir 



banka olabilir. Diğer bir kişi üzerine düzenlenen çek yalnız havale 



hükmündedir. (TTK md. 782)



Yukarıda da ifade edildiği üzere, hangi müesseselerin banka sayılacağı 



Bankacılık Kanunu ile tespit edilebilir. Bankacılık Kanunu’nun 3. md.nde, 



bankanın tarifi yapılmıştır. Buna göre, banka tabiri, ‘’mevduat bankaları ve 



katılım bankaları ile kalkınma ve yatırım bankalarını’’ ifade etmektedir.



Mevduat bankası: Bankacılık Kanuna göre kendi nam ve hesabına mevduat 



kabul etmek ve kredi kullandırmak esas olmak üzere faaliyet gösteren 



kuruluşlar ile yurt dışında kurulu bu nitelikteki kuruluşların Türkiye'deki 



şubelerini, 



Katılım bankası: Bankacılık Kanuna göre özel cari ve katılma hesapları yoluyla 



fon toplamak ve kredi kullandırmak esas olmak üzere faaliyet gösteren 



kuruluşlar ile yurt dışında kurulu bu nitelikteki kuruluşların Türkiye'deki 



şubelerini, 



Kalkınma ve yatırım bankası: Bankacılık Kanuna göre mevduat veya katılım 



fonu kabul etme dışında; kredi kullandırmak esas olmak üzere faaliyet gösteren 



ve/veya özel kanunlarla kendilerine verilen görevleri yerine getiren kuruluşlar 



ile yurt dışında kurulu bu nitelikteki kuruluşların Türkiye'deki şubelerini, ifade 



etmektedir. (5411 sayılı Kanun, md. 3)



5.1.3.2 Takas Odası



Çekin muhataba ibrazı kuralının istisnası olan çekin takas odasına ibrazı,



ödeme için ibraz yerine geçer. (TTK md. 798) Kanunun bu açık düzenlemesi 



karşısında, takas odasının yasal ibraz yeri olarak kabulü gerekmektedir. Buna 



göre, bir takas odasının, çek zamanında teslim edildiği halde ödenmediğini 



tespit eden tarihli bir beyanıyla, sabit bulunduğu takdirde hamil; cirantalar, 



düzenleyen ve diğer çek borçlularına karşı başvurma haklarını kullanabilir.



5.1.4 İbraz Süreleri



Çekin, muhatap bankaya veya takas odasına ödenmek üzere ibrazı için 



kanunda öngörülmüş olan sürelere ‘’ibraz süresi’’ denir. İbrazın bütün hukuki9



sonuçlarının doğurabilmesi, ibraz süresinin geçmemiş olmasına bağlıdır. İbraz 



süreleri TTK ile ayrıntılı olarak belirlenmiştir. 



Bir çek, düzenlendiği yerde ödenecekse on gün; düzenlendiği yerden başka bir 



yerde ödenecekse bir ay içinde muhataba ibraz edilmelidir. Ödeneceği ülkeden 



başka bir ülkede düzenlenen çek, düzenlenme yeri ile ödeme yeri aynı kıtada 



ise bir ay ve ayrı kıtalarda ise üç ay içinde muhataba ibraz edilmelidir. Bu 



bakımdan, bir Avrupa ülkesinde düzenlenip de Akdeniz’e sahili bulunan bir 



ülkede ödenecek olan ve aynı şekilde Akdeniz’e sahili olan bir ülkede 



düzenlenip bir Avrupa ülkesinde ödenmesi gereken çekler aynı kıtada 



düzenlenmiş ve ödenmesi şart kılınmış sayılır. (TTK md. 796)



5.2 Çekin Ödenmesi



Çekle ödeme, senette yazılı belli miktar paranın muhatap banka veya senet 



borçlularından biri tarafından senet alacaklısına eda edilmesidir. Çekte, 



birbirinden farklı birtakım ödeme şekilleri öngörülmüştür. Bunların her biri, 



bazı ihtiyaçları karsılar. Genellikle, emniyet ve kolaylık sağlamak 



düşüncesinden hareketle tesis edilen bu ödeme şekilleri, Cenevre Yeknesak 



Çek Kanunu'nda hükme bağlanmış, oradan da İsviçre Borçlar Kanunu'na ve 



dolayısıyla da Türk Ticaret Kanunu'na alınmıştır. (Öztan, 2007, s.281)



5.2.1 Nakden Ödeme



Çekin ibrazında hemen ödenmesi olağan yoldur. Hamil, çeki muhatap bankaya 



ödeme için ibraz ettiğinde çekte yazılı tutarı nakden alır ve TTK.nun 789/4. 



md. gereği cirolu çeki makbuz hükmünde muhatap bankaya bırakır. 



5.2.2 Çizgili Çek Vasıtasıyla Ödeme



Özellikle emre ve hamiline yazılı çeklerle kayıp ve çalınmaya dayalı riskleri 



asgariye indirmek amacıyla düzenlenen ödeme şekillerinden biri de çizgili çek 



ile ödemedir. TTK, çizgili bir çekte gerek muhatap gerek çekin tahsile 



verileceği banka açısından; işlem yapılabilecek kişilerin çevresi sınırlandırılmış 



böyle bir çekin herhangi bir hamil değil, sadece bankasının "müşteri" sıfatını 



taşıyan, dolayısıyla en azından kimliği ve adresi konusunda emin bilgiye sahip 



olunan bir kişi tarafından tahsile verileceği veya ödenmek üzere ibraz 



edilebileceği hükmünü içermektedir. Bir çekin çizilmesinin temelde iki hukuki 



sonucu vardır. Bunlardan ilki çizgili bir çekin muhatap tarafından ancak bir 



bankaya ya da kendi müşterisine ödenebilmesi, ikincisi ise bankaların çizgili 



bir çeki ancak kendi müşterilerinden ya da bir bankadan iktisap edebilmesi ve 



sadece onların hesabına tahsil edebilmesidir.10



Bir çekin düzenleyeni veya hamili onu, TTK 804 üncü maddede gösterilen 



sonuçları doğurmak üzere çizebilir. Çekin çizilmesi, çekin ön yüzüne birbirine 



paralel iki çizgi çekilerek yapılır. 



Çek, genel veya özel olarak çizilebilir. İki çizgi arasına hiçbir ibare konmamış 



veya “banka” kelimesi veya buna benzer bir ibare konmuş ise çek, genel olarak 



çizilmiş demektir. İki çizgi arasına belirli bir bankanın ticaret unvanı yazılmış 



ise çek, özel olarak çizilmiş demektir. (TTK md. 803)



Genel çizgi özel çizgiye dönüştürülebilir; özel çizgi genel çizgiye 



dönüştürülemez. Çizgilerin veya zikredilen bankanın ticaret unvanının 



silinmesi hükümsüz sayılır.



Genel olarak çizilen bir çek, muhatap tarafından ancak bir bankaya veya 



muhatabın bir müşterisine ödenebilir.



Özel olarak çizilen bir çek, muhatap tarafından ancak ticaret unvanı gösterilen 



bankaya veya bu banka muhatap ise onun müşterisine ödenebilir. Ticaret 



unvanı gösterilen banka, bedelin tahsili işini diğer bir bankaya bırakabilir.



Bir banka, çizgili çeki, ancak müşterilerinden veya diğer bir bankadan iktisap 



edebilir. Aynı şekilde onu, sözü geçen kişilerden başkaları hesabına tahsil 



edemez. 



Çek, birden fazla özel olarak çizilmiş ise, muhatabın bu çeki ödeyebilmesi için 



çekin ikiden fazla çizilmemiş olması ve çizgilerden birinin, çekin bir takas 



odası tarafından tahsil edilebilmesi amacı ile yapılmış olması şarttır. 



Aksi halde, aykırı hareket eden muhatap veya banka, çek bedelini aşmamak 



üzere, oluşan zarardan sorumludur. (TTK md. 804)



5.2.3 Mahsup Çeki Vasıtasıyla Ödeme



Nakdi tediyelerin olumsuzluklarını önlemek ve para naklinden tasarruf temin 



etmek gibi amaçlarla çekin nakden ödenmesi men edilebilir. Böylece de, hiçbir 



şekilde nakdi tediyede bulunulmaksızın, herhangi bir muameleyi tamamlamak 



mümkün olur. Bu amaçla da, mahsup çeki kullanılmaktadır. (Öztan, 2007, 



s.286)



Bir çekin düzenleyeni veya hamili çekin ön yüzüne “hesaba geçirilecektir” 



kaydını veya buna benzer bir ibareyi yazarak çekin nakden ödenmesini 



önleyebilir. Bu takdirde çek, muhatap tarafından ancak hesaba alacak kaydı, 



takas, hesap nakli suretiyle kayden ödenebilir. Bu kayıtlar ödeme yerine geçer.11



5.2.4 Ödeme



5941 Sayılı Kanunun 3. md. ile ibraz süresi içerisinde ödeme için muhatap 



bankaya ibrazı halinde karşılığı bulunan çekler için ödeme yükümlülüğü 



öngörülmüştür. İbrazın yapıldığı muhatabın türüne göre ödeme yükümlülüğü 



açısından birtakım ihtimaller doğmaktadır.



5.2.4.1 Çekin Hesabın Bulunduğu Muhatap Banka Şubesince Ödenmesi



Muhatap banka çekin kendisine ibraz edildiği anda ödemeyi yapabilmek



açısından, çekte belli hususları incelemekle yükümlüdür. Bu zorunluluk 



muhatap bankanın basiretli bir tacir gibi davranma yükümünden kaynaklandığı 



(TTK md. 18 ve5941 Sayılı Kanun md. 2) gibi çeke ilişkin özel hükümlerden 



(TTK md. 801) gibi de kaynaklanmaktadır.



5.2.4.1.1 Muhatap Bankanın Çeki İnceleme Yükümlülüğü



Yargıtay’a göre itibar ve itimat kurumları olan bankalar, TTK.nun 18/2 



maddesi gereği her zaman basiretli bir tacir gibi hareket etmek zorundadırlar.



Muhatap bankanın süresi içinde ibraz edilen bir çeki hamiline ödeyebilmesi 



için, her şeyden önce çekin TTK.nun öngördüğü zorunlu unsurları taşıyor



olması gerekir. Aksi takdirde ibraz edilen senet çek hükmünde 



sayılmayacağından; muhatap banka böyle bir senedin bedelini öderse 



keşideciye karşı sorumlu olur. Bu sebeple kendisine çek ibraz edilen banka, 



öncelikle onun çek niteliğini taşıyıp taşımadığını araştırmalıdır.



Bankanın, ibraz edileni çek olarak tespit etmesinin ardından; çekin süresinde 



ibraz edilip edilmediğini kontrol etmesi gerekmektedir. Gerek muhatap 



bankanın ödeme yükümlülüğünün gerekse hamilin müracaat hakkını 



kullanabilme hakkının en önemli kriteri, çekin süresinde ibraz edilmesidir. Bu 



sebeple banka, çekin keşide ve ödeme yerlerine göre TTK796. md.nde 



belirlenmiş süreler içinde çekin ibraz edilip edilmediğine dikkat etmelidir. 



İbraz süresi geçmişse, banka çek bedelini ödemekle mükellef değildir.



Banka, çek üzerinde silinti ya da kazıntı olup olmadığını, rakam ve yazı ile 



yazılmış olan meblağların birbirine uyup uymadığını, çek numaralarının 



teselsül edip etmediğini de incelemelidir.



Keza, çek üzerindeki imzanın keşideciye ait olup olmadığı noktasında, bu 



imzanın hesap kartonundaki yada çek anlaşmasındaki imzaya uyup uymadığı 



araştırılmalıdır. Çek keşidecisinin, tüzel kişilik olması durumunda; tüzel kişi 



unvanının çekte yer alıp almadığı, keşide eden kişiye kambiyo senedi tanzimi 



konusunda özel yetki verilip verilmediği, keşideci imzasının sirkülere uygun 



olup olmadığı tetkik edilmelidir. Muhatap banka çekte ciroların varlığı halinde, 



ciro silsilesinin düzenli olarak devam ettiğini incelemek zorundadır. Ancak, 12



bankanın cirolardaki imzaların gerçekliğini araştırmak gibi bir yükümlülüğü 



bulunmamaktadır.



5.2.4.1.2 Karşılık Ve Çek Anlaşmasının Tespiti Yükümlülüğü



Çekin muhatap bankaca keşidecinin nam ve hesabına ödenebilmesi için,



keşideci ile muhatap banka arasında geçerli bir çek anlaşmasının varlığı da



şarttır. Keza, bankanın ödemede bulunabilmesi için usulen karşılığın bankada 



mevcut olması gerekir. Geçerli bir çek anlaşmasının mevcut olmaması veya 



karşılığın kısmen dahi bulunmaması bir ödeme engelidir. Bu sebeple ibraz 



edilen çekin keşidecisi ile muhatap banka arasında çek anlaşmasının olup 



olmadığının ve ibraz edilen çekin karşılığının bulunup bulunmadığının da 



araştırılması zorunludur.



5.2.4.1.3 Meşru Hamilin Ve Vergi Kimlik Numarasının Tespiti 



Yükümlülüğü



Çeki ibraz edenin, çekin yetkili hamili olması ve bu kişinin hüviyetinin tespit 



edilmesi de muhatap bankanın inceleme yükümlülüğü içinde mütalaa edilmesi 



gereken bir husustur. Bu konuda, yetkili hamilin belirlenmesi, çekin nama, 



emre veya hamiline yazılması durumlarına göre çeşitlilik arz eder. Bu noktada, 



ilgili açıklamalar 5.1.2 nolu ‘’İbraza Yetkili Kişi’’ başlığı altında yapılmıştır.



Hamilin vergi kimlik numarasının tespiti ise, 5941 sayılı Kanunun 3. md.nde; 



muhatap bankaya, hamilin vergi kimlik numarasının saptanmasına yönelik bir 



yükümlülük de getirilmiştir. Muhatap bankanın bu hüküm uyarınca hamilin 



vergi kimlik numarasını saptamasının gerekliliği de inceleme yükümlülüğü 



kapsamında değerlendirilmelidir.



5.2.4.1.4 Ödeme Engeli Olup Olmadığını Araştırma Yükümlülüğü



Muhatap banka, ödeme için ibraz halinde; herhangi bir ödeme engeli olup 



olmadığını da araştırmakla yükümlüdür. Çekten cayma, ihtiyati tedbir, ihtiyati 



haciz, rehin vb. sebeplerle bankanın çeki ödememe yükümlülüğü olduğuna 



göre, bu yükümlülüğü yerine getirebilmek adına ödeme engeli olup olmadığını 



da araştırma yükümlülüğü mevcuttur.



5.2.4.2 Çekle İşleyen Hesabın Bulunduğu Şubeden Başka Bir Şubeye İbraz 



Üzerine Ödeme



5.2.4.2.1 Provizyon Alarak Ödeme



Çek, hesabın bulunduğu şubeden başka bir şubeye ibraz edildiğinde, o şubece 



karşılığı sorulmak suretiyle ödenir. (5941 sayılı Kanun md. 3) Banka imza 



kontrolü yapamamasına rağmen, hamilin güvenilir kişi olmasını göz önüne 13



alarak, çek bedelini öder. Çekin provizyon sonunda karşılıksız çıkması halinde, 



karşılıksız çek hükümleri gereği işlem yapılır.



5.2.4.2.2 Provizyon Almadan Ödeme



Çekin, hesabın bulunduğu şubeden başka bir şubeye ibraz edildiğinde, o şubece 



‘’karşılığı sorulmak suretiyle’’ ödeneceğini ifade etmiştik. Ancak, çekin 



provizyon alınmaksızın ödenmesi tamamen çekin ibraz edildiği banka 



şubesinin inisiyatifinde olup; böyle bir ödeme de geçerli bir ödemenin tüm 



hüküm ve sonuçlarını doğurur. Genellikle bankalar çok itibarlı müşterilerine 



çek bedelini her an geri alabilecekleri inancı ile provizyonsuz ödemede 



bulunurlar.



5.2.5 Kısmen Ödeme



Düzenleyen, muhatap nezdinde çekin ancak bir kısım karşılığını hazır 



bulundurduğu takdirde, muhatap, bu tutarı ödemekle yükümlüdür. (TTK md. 



783/2)Muhatap bankanın kanunen ödemekle yükümlü olduğu tutar dahil kısmî 



ödeme hâlinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak 



hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo 



senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi, Cumhuriyet 



Başsavcılığına “talepte” bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve 



bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme 



veya icra dairesinin istemi hâlinde çekin aslı bu mercilere gönderilir.  (5941 



sayılı Kanun md. 3/6)



Kısmi ödemeyi reddeden hamil, reddettiği miktar oranında müracaat hakkını 



kaybetse de, bu durum ibrazı geçersiz kılmaz. (TTK md. 818/h delaletiyle md. 



709)



5.2.6 Karşılığı Olmayan Çekin Ödenmesi



Karşılığı bulunmayan bir çekin de muhatap bankaca ödenmesi mümkündür. Bu 



ödeme geçerli bir ödemedir; dolayısıyla, hamile, keşideciye karşı hukuki ve 



cezai açıdan herhangi bir yaptırım uygulama hakkı tanımaz. Ancak, vekaletsiz 



iş görme esasları dahilinde, havale ilişkisi içinde, keşideci lehine kredi açmak 



suretiyle vb. durumlarda bankanın, karşılık olmamasına rağmen ödeme 



yapması halinde, keşideciye karşı başvuruda bulunma hakkı mevcuttur. Banka, 



bu hakkını genel hükümler dairesinde kullanabilecektir.



5.3 Muhatap Bankanın Karşılıksız Çıkan Her Bir Çek Yaprağı İçin 



Ödemekle Yükümlü Olduğu Tutar



Muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, süresinde ibraz edilen 



her çek yaprağı için;14



a) Karşılığının hiç bulunmaması hâlinde, 



1) Çek bedeli bin Türk Lirası veya üzerinde ise bin Türk Lirası, 



2) Çek bedeli bin Türk Lirasının altında ise çek bedelini, 



b) Karşılığının kısmen bulunması hâlinde, 



1) Çek bedeli bin Türk Lirası veya altında ise, çek bedelini aşmamak 



koşuluyla, kısmî karşılığı bin Türk Lirasına tamamlayacak bir miktarı,



2) Çek bedeli bin Türk Lirasının üzerinde ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, 



kısmî karşılığa ilave olarak bin Türk Lirasını, 



ödemekle yükümlüdür. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek 



defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi 



sözleşmesi hükmündedir. 



5.4 Muhatap Bankanın Ödeme Yükümlülüğünün Bulunmadığı Haller



Muhatap banka, ibraz süresi içinde çeki ödemekle yükümlüdür ve haksız



olarak ödememe halinde de hamile karsı sorumludur. Muhatap bankanın çeki



ödememesi haklı sebeplere de dayanabilir. Bu sebepler arasında; senedin çek 



hükmünde sayılmaması, ibraz edenin yetkili hamili olmaması, çekin sahte veya 



tahrif edilmiş olması, 18.2.2009 tarih ve 5838 sayılı tarihli yasadan önce ibraz 



edilen çekler için ödeme yasağının bulunması, geçerli bir çek anlaşmasının



mevcut olmaması, çekin karşılıksız olması, çekteki imzanın hesap 



kartonundakinden farklı olması, hesap üzerinde rehin, haciz, veya ihtiyati 



tedbir bulunması, ibraz süresinin geçmesi, çekten cayılması, çizgili çek ve 



mahsup çekine has özel durumların bulunması örnek olarak sayılabilir. Bu ve 



benzeri sebeplerle çekin hamile ödenmemesi halinde hamilin müracaat hakkı 



bulunmaktadır.



6. Sonuç



Kıymetli evraklardan çek halen en sık ve güvenilir şekilde ülkemizde 



kullanılmaktadır. Çek muhataba bağlı bir ödeme aracı olduğundan çekin 



tedavülü ve ekonomik sistem içinde yer almasında temel unsur muhatap 



bankalardır. Çek in ödeme için ibrazı ile birlikte muhatap bankanın, ödeme 



yükümlülüğü dahil birtakım yükümlülükleri doğar. Muhatap bankanın, çek 



bedelini ödeme yükümlülüğü dışında, süresinde ibraz edilen ve kısmen ya da 



tamamen karşılıksız çıkan çeklerde, her çek yaprağı için ödemekle yükümlü 



olduğu bir tutar vardır. 15



Ancak çek karnesi vererek bir nevi kefil olan bankanın küçük sayılabilecek bu 



tutarları ödeyerek sorumluktan kurtulması hayatın olağan akışına uygun 



olacağı düşünülemez.



Genel olarak 5941 sayılı yasanın düzenlemeleri yerinde olmakla birlikte bu 



yasanın ikinci maddesiyle bankalara getirilen “Kanunla kendilerine verilen



görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin



yasaklı olup olmadığını bu Kanun hükümlerine gore araştırırlar; ayrıca ilgili



kişinin ekonomik ve sosyal durumunun belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni



gösterirler” zorunluluğuna uymaları gerekmektedir. Diğer bir anlatımla



müşteri kazanmak amacıyla çek karnesi dağıtılmasından vazgeçilmelidir.



Bunun yerine ekonominin ve ticaret hayatının düzenli ve güvenli çalışması için 



bilgi çağına uygun daha ölçülebilir ve kontrol edilebilir bir sistemin banka



sorumluluğunda uygulamaya konması gerekmektedir.



Kenan GÜLER



Gümrük Müşaviri



 



KAYNAKÇA



Çolak, H., Özdemir K. ve Hız, Y., (2003), Açıklamalı, Gerekçeli ve İçtihatlı 



Çek Kanunu Uygulaması ve İlgili Mevzuat, Ankara



Domaniç, H., (1990), Türk Ticaret Kanunu Şerhi C.4 Kıymetli Evrak 



Hukuku ve Uygulaması, İstanbul, Temel Yayınları



Kendigelen,, A., (2004), Çek Hukuku, İstanbul, Arıkan



Öztan, F., (2007), Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara, Turhan Kitabevi



Poroy, R. ve Tekinalp Ü., (1998) Kıymetli Evrak Hukuku Esasları,  İstanbul, 



Beta



Reisoğlu, S., (1998) Türk Hukukunda Bankacılık Uygulamasında Çek, 



Ankara



Selçuk, S., (1993), Çek Suçları, Öğreti-Mevzuat-İçtihat, Ankara, Hatiboğlu 



Yayınevi



Tekil, F., (1994), Kıymetli Evrak Hukuku, İstanbul


Son Yüklenen Diğer Haberler