"Bir Devlet ki! Gümrük işlerini, vergilerini, ülkenin ve milletin ihtiyaçlarına göre düzenlemekten alı konulmuştur. Böyle bir devlete elbette bağımsız devlet denemez."

Haberiniz var mı? Yetkilendirilmiş Yükümlü?de dikkat edilmesi gereken özel ayrıntılar var?

Tarih: 8.04.2013 09:53:00 - Görüntülenme: 1303

Yetkilendirilmiş Yükümlü Uygulaması dış ticaret camiasında konuşulmaya devam etmekte. Uygulamanın sonuçlarını görebilmemiz için 2-3 yıla ihtiyacımız var ama uygulamanın ortaya çıkarabileceği sorunlar hakkında ilk uyarıları Gümrük Müşaviri Kenan Güler, bundan tam bir yıl önce yapmıştı. Dikkat çektiği birçok noktada da haklı çıktı. Dergimizin 36. sayısında çok özel videolu röportajı ile Kenan Güler son gelişmeleri değerlendirecek. Şimdi Mart 2012’de kaleme aldığı yazısını siz okurlarımızla tekrar paylaşıyoruz.



Amerika'nın küresel terörizm korkusu gümrüğe nasıl sıçradı?

11 Eylül 2001 yılında ABD'nin yaşadığı büyük terör trajedisi, küresel terörizme karşı hükümetlerin yeni tedbirler almalarına ve dünya ticaret düzenini değiştirmelerine neden oldu. İşte küresel terörün hediyesi YETKİLENDİRİLMİŞ YÜKÜMLÜ – AEO…



 



ABD' de yaşanan 11 Eylül saldırılarından sonra Amerikan hükümetinin terörizme karşı mücadele alanında geliştirdiği ve uygulamaya koyduğu tedbirlerden bir tanesi de tedarik zinciri güvenliği alanında gerçekleşmiştir. C-TPAT (Customs-Trade Partnership Against Terrorism) adı verilen bu sistem ile ABD Gümrük ve Sınır Muhafaza idaresi (CBP) imalatçılar, ithalatçılar, taşımacılık şirketleri, gümrük müşavirliği şirketleri ve tedarik zincirinde yer alabilecek diğer şirketlerin akreditasyonu yöntemi ile uluslararası kargonun güvenliğinin sağlanmasını amaçlamıştır. 



ABD' de 2001 yılında yaşanan bu gelişmelere paralel olarak Avrupa Birliği, 1 Ocak 2008 tarihinde C-TPAT uygulamasının karşılığı olarak YETKİLENDİRİLMİŞ YÜKÜMLÜ - AEO (Authorized Economic Operator) uygulamasını devreye sokmuştur. Yetkilendirilmiş Yükümlü (AEO) uygulaması Dünya Gümrük Örgütü' nün tüm dünya ülkelerinde uygulanan Güvenlik Standartları Sistemine uygun olarak hazırlanmıştır. Güvenilir ve belirlenen kriterlere uygun olduğu ispatlamış ve güvenlik açığı bulunmayan şirketlere Yetkilendirilmiş Yükümlü (AEO) statüsü verilmeye başlanmıştır.



Yetkilendirilmiş Yükümlü Uygulaması 



C-TPAT ile başlayan ve Yetkilendirilmiş Yükümlü (AEO) ile devam eden bu yaklaşımın temel hedefi uluslararası ticarette güvenli bir ortamı sağlamanın yanı sıra ilgili kriterleri karşılayan yapıdaki tedarik zinciri şirketlerine basitleştirilmiş gümrük işlemleri avantajını da sunmak olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak global anlamda bu işleyişi sağlayabilmek için C-TPAT ve Yetkilendirilmiş Yükümlü (AEO) gibi sistemlerin karşılıklı olarak tanınması (mutual recognition) gerekmektedir. Bu entegrasyon olmadan uluslararası tam bir güvenliğin ve dolayısı ile basitleştirilmiş usullerin uygulanması mümkün olamayacaktır. 



 Hükümetler arasındaki yeni tartışma " sen AEO statüsünü nasıl verdin?"



Karşılıklı tanıma anlaşmalarının kolaylıkla imza altına alınamamasının en önemli unsurlarından bir tanesi de yetkilendirilmiş yükümlülük statüsü kazandırmak için konulan mali, idari ve standartlara yönelik kriterlerin ne şekilde ve ne kadar güvenilir bir şekilde uygulandığının ve denetlendiğinin tam olarak anlaşılmaya çalışılmasıdır. Örneğin AB karşılıklı tanıma anlaşması imzalayacağı zaman "benim yetkilendirilmiş yükümlülerim tüm kriterleri sağlıyor" iddiasında olan bir ülkenin, yetkilendirilmiş yükümlülere bu statüyü nasıl verdiğini, mali denetimlerin etkin ve şeffaf bir şekilde yapılıp yapılmadığını, etik değerlere bağlı kalınıp kalınmadığı gibi pek çok sorunun cevabını almadan ve bu cevaplardan emin olmadan karşılıklı tanıma (mutual recognition) anlaşmasını imzalamamaktadır. ABD ile dahi üç yıldan fazla bir süredir devam eden ve henüz imza altına alınamayan karşılıklı tanıma, ülkemiz açısından önemli hazırlıklar gerektiren bir hukuki ve fiziki altyapı konusu olarak karşımıza çıkmaktadır.



ABD ve AB'nin arasındaki Yetkilendirilmiş Yükümlü (AEO) çıkmazı...



2001 yılında uygulamaya konulan C-TPAT ve 2008 yılında uygulamaya konulan AEO sistemleri alanında dünya ticaretinin en önemli aktörleri olan ABD ve AB arasında dahi henüz bir mutabakat sağlanamamış ve karşılıklı tanıma anlaşmaları bugüne değin sonuçlandırılamamıştır. Dünya üzerinde yaklaşık 46 (Şubat 2013) kadar ülke AEO ve benzeri sistemleri uygulamaya koymuş olmakla birlikte bugün entegrasyon konusundaki sıkıntılar nedeni ile bu sistemlerin etkin bir güvenlik sağladığından bahsetmek mümkün değildir. 



Kağıt üzerindeki planla, realite uyuşmazlığı istatistiklerde yerini aldı bile…



Öte yandan AB bünyesinde tedarik zincirinin parçası olan milyonlarca şirketin bulunduğu bilinmekle birlikte, henüz bugün itibarı ile (Şubat 2013) Yetkilendirilmiş Yükümlü (AEO) statüsünü kazanmış on binler civarında şirketin bulunması, Yetkilendirilmiş Yükümlü (AEO) sistemi hakkında ciddi sıkıntıların bulunduğu ve planlanan ile gerçek yaşama yansıyan arasında beklenenin çok üzerinde farklılıklar olduğunu gözler önüne seren en önemli istatistiki veri olarak karşımıza çıkmaktadır. Halihazırda güvenlikli, basitleştirilmiş usullerden istifade eden ve her ikisini de kapsayan tam statü olmak üzere üç farklı statüde alınabilen Yetkilendirilmiş Yükümlü (AEO) sertifikası bu içerik farklılıkları nedeniyle karşılıklı tanıma süreçlerinde zorluklara neden olmaktadır. Gümrük sistemlerinin Bilgi İşlem alt yapısının yetersizliği veya uyumlu olmaması gibi faktörler süreçlerin sürekli ertelenmesine sebep olan faktörlerin başında gelmektedir.



Türkiye'de AB kriterlerine uydu ve Yetkilendirilmiş Yükümlü (AEO) dedi ama…



Ülkemizde bugün devam eden Yetkilendirilmiş Yükümlü statüsü ile ilgili tartışmaların temelinde basitleştirilmiş gümrük işlemlerinden faydalanma arzusu olmakla birlikte aslında C-TPAT ve Yetkilendirilmiş Yükümlü (AEO) gibi mukabil sistemlerin çıkış noktası ve gerçek odağı güvenliktir. Basitleştirilmiş gümrük işlemlerinden yararlanma bu güvenlikli yapının kazanılması ile birlikte sunulan bir avantaj olarak karşımıza çıkmaktadır. Statünün kazandırılması sadece bir belge verilmesi kadar basit değildir. Belgenin veriliş süreçlerindeki kriterlere uymanın doğruluğu ve denetlemenin etkin bir şekilde devamlılığı olmadan, verilen statünün dünya üzerindeki diğer devletler nezdinde hiç bir önemi ve geçerliliği olmayacaktır. Yasal, idari ve teknik altyapı bakımından hazır bir ülkede dahi statünün bir şirkete kazandırılması süreci minimum 18 ay gibi bir süre almaktadır.



Güvenli dış ticaret için Gümrük Müşavirleri şart…



Yetkilendirilmiş Yükümlü (AEO) üç statüsünden biri olan; gümrük işlemlerinin basitleştirilmesine ilişkin hükümlerden yararlanmak üzere elde edilen yetkilendirilmiş yükümlü statüsünden istifade edilmesinin en etkin yöntemi, konusunda deneyimli, kalite standartlarını karşılayan ve uygulayan, etik değerlere bağlı Gümrük Müşavirliği şirketleri aracılığı ile işlemlerin yürütülmesi olacaktır. Bugün AB bünyesinde bu anlamda yapılan hataların fazlalığı gerek vergi kaybı ve gerekse istatistiksel yanlışlıkların artması nedeni ile en büyük eleştiri odaklarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Yetkilendirilmiş Yükümlü (AEO) sertifikasyonu sürecinde basitleştirilmiş usullerden faydalanmak isteyen şirketlerin bünyesinde dış ticaret ve gümrük alanında sertifikasyona sahip personel bulundurma zorunluluğu da vardır. İşlemlerin basitleştirilmesi, ticaretin kolaylaştırılması ve milli gelire etkisi yönü ile mutlaka üzerinde durulması gereken bir konu olmakla birlikte, basitleştirilmiş işlemler nedeni ile toplum güvenliğini tehdit edecek güvenlik açıklarının ve vergi kaybının oluşmaması için ciddi bir yapılanma ve planlama sürecine ihtiyaç vardır.



Kayıt yolu ile beyan usulü ile A Sınıfı OKSB sahibi kişiler ile Yetkilendirilmiş Yükümlü sertifikası sahibi kişiler, yapacakları başvuru ile idarece kabul edilmesi halinde eşyanın serbest dolaşıma giriş rejimi, ihracat rejimi ve antrepo rejimine ilişkin işlemlerini gümrüklü sahaya gelmeden doğrudan kendi tesislerinde yapabileceklerdir. Kayıt yolu ile beyan yapıldıktan sonra ise tamamlayıcı beyan yapılması zorunluluğu vardır.



İzin için aranan koşullardan bir olan "Başvuru sahibi ile yetkili gümrük idaresi arasında veri değişimi ve kontrolüne olanak sağlayan, Müsteşarlıkça belirlenen bilgisayar alt yapısına sahip olması" ile diğer koşullar incelendiğinde bu uygulamanın yürürlüğe girebilmesi için aynen yetkilendirilmiş yükümlülük de olduğu gibi etkin ve denetlenebilir bir bilgi işlem altyapısına ihtiyaç duyulduğu görülmektedir. Yine bunun yanı sıra gerek gümrük işlemleri ve gerekse mali açıdan ciddi bir kontrol mekanizmasının oluşturulamaması gerek vergi kaybı ve gerekse güvenlik açısından oldukça ciddi sorunların ortaya çıkması kaçınılmazdır.


Son Yüklenen Diğer Haberler