"Bir Devlet ki! Gümrük işlerini, vergilerini, ülkenin ve milletin ihtiyaçlarına göre düzenlemekten alı konulmuştur. Böyle bir devlete elbette bağımsız devlet denemez."

Mayınlı Alanda İş Yapmanın Zorluğu?

Tarih: 2.05.2013 13:18:00 - Görüntülenme: 1534

“Gümrük Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” 6455 Sayısı alarak 11.04.2013 tarihinde yayımlanmış ve yürürlüğe girmiştir.



Gümrük Müşavirleri olarak 6455 sayılı Yasa ile getirilen yeni düzenlemelerin bazıları Dış Ticaret ve Gümrük alanlarında önümüzdeki dönem için ciddi kaygılar doğurmuştur.



Kaygıların başında 4458 sayılı Kanunun yeni 235 inci maddesinde yapılan değişiklik gelmektedir. Bu maddenin uygulamasında çok ciddi sıkıntıların oluşacağını öngörmek için uygulamayı görmeye gerek bile bulunmamaktadır. Çünkü 235 inci maddenin yazımı, ikincil düzenlemelerle çerçevesi çizilmez ise, oldukça sorunludur.



Gümrüklerde İki Kere İki Eşittir Dört Gibi Kesin Bir Tespitinin Her Zaman Yapılamayacağı İle İlgili Yüzlerce Örnek Var…



Gümrük beyanı aşamasında GTİP’nin yanlış yorumlanması sonucu ile başlayabilecek insani hatalar çok ağır cezai yaptırımlar ile sonuçlanacaktır. Bir eşyanın Gümrük tarifesinin belirlenmesi tarifenin yorum kuralları içersinde olmakla birlikte iki kere iki eşittir dört gibi her zaman kesin bir tespit yapılamayacağı yüzlerce örnekleriyle bilinmektedir. Bakanlığımızın ve Bölge Müdürlüklerinin hatta Avrupa Birliğindeki birçok ülke gümrük idarelerinin ayni eşya için verdiği farklı GTİP örnekleri ile verdiği BTB leri sonradan hatalı BTB olduğu gerekçesiyle değiştirdiği sayısız örnekler mevcuttur. Demek istediğim odur ki istemeden de olsa hatalı bilgi, eksik bilgi, farklı yorum veya hatalı yorum nedeniyle her zaman ve her seviyede hatalı GTİP belirlenebilir. Mahkemelerde idare aleyhine sonuçlanmış binlerce hatalı GTİP uygulandığına dair kararlar vardır.



 Türk dış ticaret ve gümrük sistemi, her türlü dış ticaret kontrolleri, vergi mevzuatı GTİP esas alınarak belirlenmiş ve sisteme kodlanmıştır. Şayet siz daha işin başında hatalı bir GTİP belirlediyseniz hatalar zinciri artık devam edecektir.  Beyan konusu eşya için aranan lisans, ön izin, kısıtlama veya uygunluk belgesini almadan beyan yapmanız kaçınılmaz olmuştur.



5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunundaki kabahat fiillerinin 4458 sayılı Kanuna alınması şüphesiz ki önemlidir ve gümrük müşavirleri olarak biz bunu her zaman savunduk. Çünkü aynı fiilin iki ayrı kanunda kabahat olarak tanımlanması ve yaptırıma konu edilmesi uygulamada mükerrerlik ve sorunlar doğurmuştur. Kabahat fiillerinin yeri Gümrük Kanunudur ve bu yaklaşım desteklenmektedir.



Ancak buradaki esas soru(n), ceza hukuku prensibi ile 5607 sayılı KMK’nuna göre kasten işlenen fiillere uygulanan bahse konu ağır cezai yaptırımların yani eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı ile cezalandırılması ve eşyaya el konulması gibi çok ağır ceza uygulamasının kasıt aranmayan idare hukukuna göre taksirle de işlenebilecek bir kusur veya fiil için de aynı ağır cezai yaptırımın uygulanmasıdır. Gümrük Kanununda yaptırım uygulanırken “kast” aranmıyorken yaptırımların “gümrüklenmiş değere” bağlanması uygulamada 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunundaki eski düzenlemeyi kesinlikle mumla aratacaktır. Gerek iş sahipleri ve onlar adına beyanda bulunan biz Gümrük Müşavirleri için telafisi mümkün olmayan sonuçlar yaratacaktır.



Bu nedenle ilk taslak çalışmalarından itibaren Bakanlığımıza verdiğimiz yazılı görüşlerde ve ilgili platformlarda bu şekilde değişiklik yapılacaksa hiç yapılmasın kabahat filleri 5607 sayılı KMK’nunda kalsın taslakta yer alan bu  değişikliklerin  dış ticaret  ve gümrük işlemlerini mayınlı arazide iş yapmak kadar tehlikeli hale getirdiğini açıkça ve  örneklerle  izah ettik. Ancak üzülerek ifade etmek isterim ki bu görüşümüze en küçük bir karşılık bulamadık.  En önemlisi ilgili STK’larda bu uyarılarımızı çok fazla dikkate almadı.



Geçmiş uygulamalara baktığımızda, Kaçakçılıkla Mücadele Kanunundaki Kabahatler bakımından “kast” unsuru arandığı için davaların büyük ölçüde idare aleyhine sonuçlandığı görülmüştür. Çünkü kastın tespit edilemediği durumlarda ceza da söz konusu olmamaktadır. Fiillerin Gümrük Kanuna alınması ve artık “kast” unsurunun da aranmayacak olması savunma hakkının da büyük oranda elden alınmasına yol açacaktır. Artık kişinin kasıtlı olup olmadığına bakılmayacak, bunun yerine sonucun ortaya çıkması, yani tespitin yapılması yeterli olacaktır.



Özellikle insani hatalı tespitlerin işin mahiyeti gereği her zaman olabildiği bir alanda kast aranmaksızın bu kadar yüksek cezaların geçerli olması gümrük alanını çok ciddi risklerle dolu bir alan haline getirecektir.  Hiçbir kastı olmadığı halde,  istenilen izni ve uygunluk belgesini almasına da hukuken bir engel olmadığı halde firmalar ağır cezai yaptırımlara maruz kalacaktır.



6455 sayılı Kanunla Gümrük Kanunla Gümrük Kanunun 235 inci maddesine ilave edilen bir hüküm de  “… transit rejim beyanında bulunulan serbest dolaşımda olmayan eşyanın, beyan edilenden belirgin bir şekilde farklı cinste eşya olduğunun tespiti halinde...” gümrüklenmiş değer üzerinden (iki kat) yaptırım getiren düzenlemedir. Burada yer alan “belirgin şekilde farklı eşya” tabiri gümrük mevzuatına ilk defa girmiştir ve uygulamada sorun yaratabilecek soyut bir ifade olarak görülmektedir. 



Aynı ifade 6455 sayılı Kanunla Gümrük Kanunun 236 ncı maddesine yapılan ilavede de karşımıza çıkmaktadır. Burada da, “… antrepolardaki eşyanın, antrepo beyannamesinde beyan edilenden belirgin bir şekilde farklı cinste eşya olduğunun tespiti halinde…” gümrüklenmiş değerinin iki katı yaptırım uygulanacağıdır.



Uluslararası Sözleşmeye de Aykırı…



Bu şekilde ağır yaptırımlar, en başta altına imza attığımız ve 31.03.2006 tarihi itibariyle katılmış bulunduğumuz Revize Kyoto Sözleşmesi olarak bilinen  “Gümrük Rejimlerinin Basitleştirilmesi ve Uyumlaştırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme”ye aykırıdır. Söz konusu sözleşmenin değişik alanlarla ilgili “standart” hükümleri bulunmaktadır. Sözleşmeye taraf olan ülkeler bu standartlara uymakla yükümlüdür.



 Mevcut standartlardan biri de  “Hatalar”la ilgili 3.39 sayılı standarttır. Buna göre “Gümrük, hataların kasıtlı olmadığına ve hile niyeti ya da ağır ihmal bulunmadığına kanaat getirdiği takdirde hatalar için büyük cezalar yüklemez. Söz konusu hataların tekrar edilmesini önlemek için gerekli olduğunu düşünürse ancak amacı aşmayacak şekilde bir ceza yükleyebilir.”



6455 sayılı Kanunla Gümrük Kanununa yapılan değişiklikle kasıt bile aranmadan çok yüksek cezalar getirilmektedir. Bu durum taraf olduğumuz Sözleşmenin yukarıda belirtilen hükmüne açık aykırılık taşımaktadır.  



Yukarıdaki durumdan en çok etkilenecekler de yükümlü adına onun verdiği bilgi ve belge ile gümrük beyanı yapan gümrük müşavirleri olacaktır. Henüz yeni uygulamaya giren Kanunun çok kısa sürede değişemeyeceği gerçeğini dikkate alırsak öncelikle Yönetmelik gibi ikincil düzenlemelerle Bakanlığımızdan Kanunun objektif kriterlerden uzak yanlış uygulanmasının önüne geçilmesi için gerekli tedbirlerin alınmasını ve uygulama birliği yaratacak sınırların şimdiden konulmasını beklemekteyiz. Bu kapsamda özellikle;




  • Gümrük Kanunun 235 inci maddesinin 1/(c) fıkrası kapsamına giren eşya bakımından yaptırımın uygulanabilmesi için izin, uygunluk vs alınması için mutlaka ilgili kuruma eşyanın sevkinin idarece yapılması izin veya uygunluk alındığında sadece usulsüzlük cezası uygulanması, ilgili kurum tarafından izin veya uygunluk verilmemesi halinde 235. Maddenin uygulanmasını,

  • Gümrük Kanununun 235 ve 236 ncı maddelerindeki “belirgin şekilde farklı eşya” tabirine, zorlamalara ve uç yorumlara müsaade edilmeyecek şekilde açıklık getirilmesini;



Çok önemli ve yapılması gerekli zaruri düzenlemeler olarak görüyoruz ve bu hususlara alt düzenlemelerle açıklık getirilmesi gerekmektedir.  



Bahse konu bu mayınlı alanda görev yapmak zorunda kalan bütün değerli Gümrük Müşaviri meslektaşlarıma kazasız, sorunsuz bir mesleki çalışma ve başarılar diliyorum. 



Turhan GÜNDÜZ

İstanbul Gümrük Müşavirleri Derneği

Yönetim Kurulu Başkanı 



 


Son Yüklenen Diğer Haberler