"Bir Devlet ki! Gümrük işlerini, vergilerini, ülkenin ve milletin ihtiyaçlarına göre düzenlemekten alı konulmuştur. Böyle bir devlete elbette bağımsız devlet denemez."

Yaşam Ve Bakış Açısı

Tarih: 8.04.2013 10:21:00 - Görüntülenme: 9776

Hepimiz hayatımız boyunca türlü türlü engeller ve sıkıntılarla karşılaştığımız dönemler yaşarız. İster iş yaşamımızda olsun ister özel hayatımızda olsun bu tür sorunların üstesinden gelmeye çalışarak, ya da bazen, olduğu gibi kabul ederek veya görmeyerek yolumuza devam ederiz. Ancak söz konusu sıkıntının önemli bir kaynağı, olayın kendisi olmasının yanında, başka bir kaynağı da duruma ne şekilde baktığımız, olayları ne şekilde algıladığımızdır.



İnsan olarak hayatta istemediğimiz, hoşlanmadığımız pek çok olayla karşılaşırız. Eleştirilir, hastalanır, haksızlıklara maruz kalır, yalnız bırakılır, hapse atılır, mal varlığımızı kaybederiz. Çoğu insan bunlar karşısında sinirlenir, moral olarak çöker, isyan eder, öfkelenir, aşırı derecede üzülür ve telâşa kapılırken; hayata ve olaylara farklı açılardan bakmayı başarabilenler; onları ibretle, sabırla, metanetle, cesaretle karşılarlar.



Bakış açımız olaylara, durumlara ve genel olarak hayata baktığımızda orada ne gördüğümüzü belirler.



Bakış açımız nasıl oluşur?



Bakış açımızı kültür, aile, çevre, içinde bulunduğumuz ortam ve gruplar, sağlığımız ve daha birçok şey etkileyebilir. Örneğin kültürü ele alacak olursak, örf adet, gelenek, görenek, sosyal yaşam tarzı, alışkanlıklar, değerler, inançlar vs. kültürü oluşturur. İçine doğduğumuz kültür tüm yaşamımız boyunca etkili olur. İnsan, edindiği kültür özelliklerini davranışlarında ve iç dünyasında farklı bir şekilde ortaya koyar. Çevremizde olup bitenleri kendi kültürümüzden getirdiklerimizle algılar, karşımızdaki kişileri buna göre sever, yargılar, suçlarız. Herkesin öncelikli değerleri vardır. Başarı, tutku, adalet, bağımsızlık, saygı, sevgi, özgürlük gibi. Örneğin sizin için saygı, değerler hiyerarşisinde birinci sıradaysa, ayak ayaküstüne atan birisini,(özellikle türk kültüründe) saygısız olarak nitelendirebilirsiniz. Siz bir işverenseniz böyle bir kişiyi bilgi birikimi, donanımı ne olursa olsun işe almayabilirsiniz.



Eğer siz, iş görüşmesine giden bir çalışansanız, görüşme için sizi 15-20 dakika bekletmelerini saygısızlık olarak değerlendirebilir, sizinle çalışmak isteseler bile işi kabul etmeyebilirsiniz.Benzer şeklide Özel hayatınızda da, sizi aramadan evinize misafirliğe gelen kişileri,daha önceden aramaları gerektiğini düşünüp, saygısızlıkla suçlayabilrsiniz.Bunların hepsi sizin kişisel gerçeğinizdir.



Aslında ne ayak ayaküstüne atan, ne sizi bekleten kişi ne de habersiz gelen kişi size saygısızlık için bunu yapmıyordur. Birisi alışkanlığından diğeri gerçekten acil ve önemli bir görüşme yaptığından bir diğeri sürpriz yapıp sizi mutlu etmek istediğinden bunu yapmış olabilir.



Gerçekten de yaşadığımız sorunların başını çeken, kişisel gerçeklerdir. Yağmur yağan bir güne bazılarımız” ne güzel bereket yağıyor”, bazılarımız ise “yine ıslanacağım, üşüyeceğim, kahretsin “ diyebiliyoruz. Burada tek gerçek yağmurun yağmasıdır, diğerleri kişisel bakış açılarıdır.



Bakış açımızı etkileyen önemli unsurlardan biri de, çevremiz ve içinde bulunduğumuz gruplar, ortamlardır. Nasıl bir çevreye sahipsek davranışlarımız, tepkilerimiz ona göre şekillenir. Eğer siz bir takımın taraftarıysanız olayları taraftar bakışıyla yorumlarsınız, adı üstünde siz bir tarafsınızdır. Bir banka çalışanıysanız, o bankanın müşterilere bakış açısıyla hizmet vermek zorundasınızdır.



Bir banka çalışanıysanız, o bankanın müşterilere bakış açısıyla hizmet vermek zorundasınızdır.



Çevremizde ne tür insanlar olduğu da çok önemlidir olayları yorumlamamızda. Örneğin negatif düşünceli insanlar çoğunluktaysa, körle yatan şaşı kalkar misali biz de bir süre sonra öyle düşünmeye başlarız. Düşünceler davranışları belirlediğinden, bir süre sonra, onlar gibi düşünüp, olaylara onlar gibi tepki verir, üzülebilir,kırılabilir,öfkelenebiliriz. Oysa bu olumsuz duygular bizi düşünsel ve fiziksel olarak da olumsuz etkiler. Moralimiz bozuk olduğunda daha kolay yorulur, kendimizi daha güçsüz hissederiz. Enerjimiz daha azdır. Durum her ne ise onu düzeltecek çözüm önerilerini üretmek bile başlı başına bir güç gerektirir, fakat bazen o gücü içimizde bulamayız. Resmin tamamı yerine olumsuz olan tarafına kilitlenmek, durumu düzeltmek için düşünme ve çözüm üretme yetimizi kısıtlar zaman zaman kendimizi çökkün ve olumsuz hissettiğimiz anlarda aklımızdan da olumsuz düşünceler geçer.bu düşünceler kendimizle ve dünyaya bakış açımızla ilgili tarzımızı yansıtırlar. Ve en önemlisi her zaman gerçekçi olmazlar.



Hayatı, bakış açımızla anlamlandırırız.



Bununla ilgili güzel bir hikâye paylaşmak istiyorum;



Zengin bir baba küçük oğlunu ücra bir köye götürerek, insanların ne kadar fakir olduklarını göstermek ister. Köyde fakir bir ailenin yanında bir gün bir gece geçirirler. Şehre, kendi konforlu evlerine geri döndüklerinde, baba;



”Gezi nasıldı?”diye sorar.

”Çok iyiydi baba”der çocuk.

”Gördün mü insanların halini?”

“Evet.”der.

”Neler öğrendin peki?”



“Onların sahip olduklarıyla bizimkileri karşılaştırdım baba. Bizim evimizde bir köpek var, onlarda 4 tane. Bizim bahçenin ortasına doğru uzanan bir havuzumuz var,onlarınsa uzun dereleri.Bizim bahçemizde ithal lambalarımız var,onların ise sayısız yıldızları.Bizim çimenlerimiz bahçe duvarına kadar uzanıyor,onlarınki ise ufka kadar.



Çocuk konuşmasını bitirdiğinde babası bir şey söyleyemez. Çocuk devam eder:”Ne kadar fakir olduğumuzu gösterdiğin için teşekkür ederim babacığım.”



Hikayede de görüldüğü gibi bakış açısı bu denli önemli hayatımızda. Nitekim Mevlana da “nasıl bakarsan öyle görürsün” diyerek, nasıl baktığımız ve gördüğümüzle kendi dünyamızı yarattığımızı özetlemiştir.



Peki, bakış açımızı değiştirmek için ne yapmalıyız?



 

Bakış açınızı etkileyen tüm öğeleri tek tek inceleyip farkedin. Size mutsuzluk, huzursuzluk verdiğini düşündüğünüz bakış açınızı fark edin. Fark edin diyorum çünkü bütün sihir fark etmekte bir olay veya durum yaşadığınızda, o olayı nasıl yorumlarsınız, hangi pencerelerden bakarsınız? Bunları öncelikle not edin. Yazmak bilinçaltındaki düşüncelerin bilinç üstüne çıkmasına yardım eder. Böylelikle fark edip yazmakla çok büyük bür adım atmış olacaksınız.



Kızdığınızda, öfkelendiğinizde, yoğun stres altında olduğunuzu hissettiğinizde “Ben şu anda neden böyle hissediyorum?” sorusunu kendinize sorun.



Dürüstlük ve samimiyetle cevaplarınızı verin.



Hayata, hayatın içindeki olaylara, kişilere, durumlara bakış açınız yüzde 30 mu, 60 mı, 90 mı, 360 mı belirleyin ve her seferinde hedefiniz 360 derece olsun. Yaşananların etrafında tam bir tur attığınızda pişmanlıkların, kırgınlıkların, engellerin, mutsuzlukların sebebini görüp, neler yapmanız gerektiğini belirler ve rotanızı en doğru şekilde belirleyebilirsiniz.



Seçimlerinizi kendiniz yapın. Yaşamımız seçimlerimizden ibarettir. Nasıl bakmayı seçerseniz onu yaşarsınız. Eğer siz seçim yapmazsanız, başkalarının seçtiği yolda yürümeye mahkûm olursunuz. Kendi seçimlerinizi kendiniz yapmanız, hayatınızın sorumluluğunu almanız demektir. Ancak hayatınızın sorumluluğunu aldığınızda çözüm üretebilrsiniz.



Hayata her taraftan bakın,

Mutluluğu huzuru, sevgiyi seçin,

Hayatınızı kolaylaştırın!

HOŞCA kalın!


Son Yüklenen Diğer Haberler