ÖZET
Alıcı ve
satıcı arasındaki anlaşma ile mal veya hizmet bedelinin ödeneceği vadeye göre oluşan
vade farkı tutarları, mal veya
hizmet faturasında mal veya hizmet bedelinden ayrı bir kalem olarak veya ayrı
bir fatura düzenlenmek suretiyle gösterilmesi halinde menkul sermaye iradı
(alacak faizi) olarak kabul edildiğinden, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun
7, 75 ve 94.maddeleri, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 3, 15 ve
30.maddeleri ile 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı (BKK)’nın
5.fıkrasının (c) bendi gereğince brüt tutar üzerinden % 5 nispetinde vergi
kesintisine (stopaja) tabi olup, hizmet ithali nedeniyle ortaya çıkan
vade farkları ayrıca, KDV
Kanunu'nun 6, 8, 9, 10 ve 24.maddelerine göre KDV’ye tabi olup, KDV Kanunu'nun
41.maddesi gereği vergi kesintisi yapmakla sorumlu tutulanlar Katma Değer
Vergisi beyannamelerini, vergilendirme dönemini takibeden ayın yirmialtıncı günü akşamına kadar
ilgili vergi dairesine vermekle ve aynı süre içinde vergiyi ödemekle yükümlüdürler.
Mal
ithalatı nedeniyle ortaya çıkan ve faturada ayrı bir kalem olarak gösterilen ya
da ayrı bir fatura tanzim edilen vade farkları ise 4458 sayılı
Gümrük Kanunu’nun 24/3-a ve 27.maddesi gereği Gümrük Kıymet Unsuru veya 3065
sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 21.maddesi gereği İthalatta KDV Matrah Unsuru
olup, brüt tutarları üzerinden şayet
ithalat (Serbest Dolaşıma Giriş Beyannamesi’nin tescili) sırasında belli ise
ithal eşyasının Gümrük Kıymetine ilave edilerek/katılarak beyan edilmesi,
ithalat sırasında belli olmayıp sonradan belirleniyor ise, bu durumda da Gümrük
Yönetmeliği’nin 53/5.maddesi gereği, en geç söz konusu kıymet veya matrah
unsurunun öğrenildiği ayı takip eden ayın yirmi altıncı günü
akşamına kadar ilgili gümrük idaresine beyanda bulunulması ve tekabül eden
vergilerin de aynı süre içinde ödenmesi gerekir.
Anahtar
Kelimeler: Vade
farkı, fiyat farkı, kur farkı, brütleştirme, gümrük kıymeti, stopaj.
GİRİŞ
Vade farkları,
mahiyeti itibariyle bir finans hizmeti sonucunda ortaya çıktığı için bu gelirleri
menkul sermaye iradı olarak kabul etmek gerekir. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 75.maddesine
göre; Sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya
para ile temsil edilen değerlerden müteşekkil sermaye dolayısıyla elde ettiği
kar payı, faiz, kira ve benzeri iratların menkul
sermaye iradı olduğu,
Gelir Vergisi Kanunu’nun 75.maddenin 6.fıkrasında ise; Her nevi alacak faizlerinin (Adi, imtiyazlı, rehinli, senetli
alacaklarla cari hesap alacaklarından doğan faizler ve kamu tüzelkişilerince
borçlanılan ve senede bağlanmış olan meblağlar için ödenen faizler dahil.) menkul sermaye iradı olarak sayıldığı anlaşılmış olup, bu madde hükmüne göre ticari bir
faaliyetten doğan faizlerin alacak faizi olarak, dolayısıyla ticari faaliyet
kapsamında elde edilen alacak faizi
mahiyetindeki faizlerinde menkul sermaye iradı olarak kabul edilecekleri
anlaşılmaktadır.
Dar mükellefiyete tâbi
kurumların; Türkiye’ye
yapmış oldukları vadeli mal (hammadde, yarı mamul, mamul mal, makine, teçhizat,
bilgisayar, bilgisayar aksamı, vb.) veya hizmet (Yazılım programları, proje
çizimi, mühendislik hizmeti, tamir ve bakım hizmetleri, eğitim hizmeti, vb.)
satışları dolayısıyla Türkiye’de mukim kişi, kurum veya kuruluşlardan
alacağının bulunması ve bu alacağın bir kısmının vade farkı niteliğinde olması
durumunda, kurumun/şirketin bilançosunda “alacak” olarak gözüken ve bir öz
sermaye kalemi olan alacak şeklindeki sermayesini Türkiye’ye/Türkiye’de
yatırması ve bu alacağı dolayısıyla vade
farkı şeklinde elde ettiği tutar/gelir, menkul sermaye iradı kapsamında
değerlendirilebilecektir.
Bu Mantıksal Silsile
Çerçevesinde;
Türkiye’de yerleşik
gerçek ve/veya tüzel kişiler tarafından yurt dışından ithal edilen mal veya
hizmet bedeli ödemelerinin haricinde, sözleşme uyarınca bu kişi veya firmalara
yapılan vade
farkı ödemeleri Gelir Vergisi ya da Kurumlar Vergisi tevkifatına tabidir.
Bu makalemizde, vade farkı, fiyat farkı ve kur farkının vergisel boyutu
ile konu hakkındaki kişisel görüşlerimize yer verilecektir.
I- TANIMLAR
Vade
Farkı: Herhangi bir mal veya hizmetin
peşin satış fiyatı ile taksitli veya vadeli satış fiyatı arasındaki farktır.
Mal ya da hizmetin bedeli olan nakit alacağın, vadesinde ödenmemesi halinde, bu
bedele oransal olarak belirlenip ilave edilecek bir miktarı ifade etmektedir.
Bir Başka Değişle Vade Farkı: Alıcı ile satıcı arasında
tespit edilen ve borcun belli bir vadede ödenmesi halinde mal veya hizmet bedeline
eklenen ilave bir bedeldir.
Fiyat
Farkı: Kısaca, bir mal veya hizmetin, ya da menkul
kıymetin cari fiyatıyla gelecek (future) fiyatı arasındaki fark olarak
tanımlanabilir.
Kur Farkı: Belli bir miktar yabancı para biriminin yerel para birimi
ile değiştirilmesi sırasında oluşan alış ve satış kurları arasındaki farktır.
Bir yabancı paranın yerel para üzerinden satın alma değerini gösterir.
II- VADE FARKLARININ VERGİSEL BOYUTU
Kısaca vade farkı: Alıcı ile satıcı arasında tespit edilen ve borcun
belli bir vadede ödenmesi halinde mal veya hizmet bedeline eklenen ilave bir
bedeldir. Bir başka değişle, herhangi bir mal veya hizmetin peşin satış
fiyatı ile taksitli veya vadeli satış fiyatları arasındaki farktır.
Vade Farkı: Bir malın veya hizmetin
bedelinin peşin olarak ödenmemesi ve daha sonra ödemek üzere anlaşılması
nedeniyle fiyatına eklenen tutar vade farkıdır. Taksitli alımlarda peşin
fiyatına eklenen tutar da bir vade farkıdır. Diğer bir değişle, borcun
gününde ödememesi halinde ödenmesi gereken gün ile ödendiği gün arasındaki
gecikmeye göre hesaplanarak alınan ek tutardır. Vade farkı, her zaman
satıcı lehine olup, alıcı fazladan para ödemektedir.
Alıcı
ve satıcı arasındaki anlaşma ile mal veya hizmet bedelinin ödeneceği vadeye
göre değişen vade farkı tutarları iki ayrı şekilde gösterilebilir.
1)
Vade farkları faturada ayrı bir kalem
olarak gösterilmeyerek mal veya hizmet bedeli içerisinde yer alır. İlgili
mal veya hizmetle birlikte, ilgili mal veya hizmet ifası ya da ithalatı
sırasında vergilendirilir. Vade farkları, faturada ayrıca gösterilmeyip mal
veya hizmet bedeli içerisinde yer alması halinde, yabancı firmalar açısından
mal satışı veya hizmet ifası karşılığında elde ettikleri ticarî bir kazançtır.
2)
Vade farkları faturada “vade farkı” veya
bu anlama gelecek bir terim şeklinde, ayrı bir kalem olarak ya da ayrı bir
fatura düzenlenmek suretiyle gösterilebilir. Faturada ayrı olarak
gösterilmesi ya da ayrı bir fatura düzenlenmesi durumunda ise vade farkları mal
veya hizmet bedelinden ayrı bir alacak haline gelmekte, vade farkı bedelleri
mal veya hizmet bedelinden ayrı olarak talep edilebilecek bir alacak hakkına
dönüşmekte ve alacaklı firmalar açısından bu alacağı bağımsız olarak isteme/talep
etme hakkı ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle vade farkları nedeniyle oluşan
alacaklar bir nevi finansman hizmeti olarak düşünülebilir. Türkiye’deki mal
veya hizmet ithal eden firma, mal veya hizmetin bedelini peşin ödemekte
zorlanması halinde bedelin ödenmesini vadeye yaymak suretiyle ödeme işlemleri
belirlenen vadelerde yapılmakta ve bunun için satıcı yabancı firmaya vade farkı
ödenmektedir. Bu şekilde ortaya çıkan durum bir nevi finansman hizmetidir. Bu
hizmetin karşılığında yabancı firma vade farkı talep etme hakkına sahip
olmaktadır.
Vade
farkları, mahiyeti itibariyle bir finans hizmeti sonucunda ortaya çıktığı için bu
gelirleri menkul sermaye iradı olarak kabul etmek gerekmektedir. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 75.maddesine
göre: Sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya
para ile temsil edilen değerlerden müteşekkil sermaye dolayısıyla elde ettiği
kar payı, faiz, kira ve benzeri iratların menkul
sermaye iradı olduğu,
Gelir Vergisi Kanunu’nun 75.maddenin 6.fıkrasında ise; Her nevi alacak faizlerinin (Adi, imtiyazlı, rehinli, senetli
alacaklarla cari hesap alacaklarından doğan faizler ve kamu tüzelkişilerince
borçlanılan ve senede bağlanmış olan meblağlar için ödenen faizler dahil.) menkul sermaye iradı olarak sayıldığı anlaşılmış olup, bu madde hükmüne göre ticari bir
faaliyetten doğan faizlerin alacak faizi olarak, dolayısıyla ticari faaliyet
kapsamında elde edilen alacak faizi
mahiyetindeki faizlerinde menkul sermaye iradı olarak kabul edilecekleri
anlaşılmaktadır.
5520
sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu (KVK)’nun 3.maddesi hükmüne göre; Dar
mükellefiyete tâbi kurumlarca elde edilen bir kazancın Türkiye’de Kurumlar Vergisi’ne
tabi tutulabilmesi için kurumun kazanç ve/veya iradı Türkiye’de elde etmesi ve
elde edilen kazancın KVK’nın 3.maddesinin 3.fıkrası hükmündeki kazanç veya irat
türleri ile irtibatlandırılması zorunludur.
193
sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 7.maddesinin 1.fıkrasının (6) numaralı bent
hükmünde; Dar
mükellefiyete tâbi kurumlarca menkul sermaye iradının Türkiye’de elde edilmiş
sayılması, sermayenin Türkiye’de yatırılmış olması şartına bağlanmıştır.
Sermayenin Türkiye’de yatırılmış olması ile kastedilen, nakdi sermaye ve para
ile temsil edilen değerlerin Türkiye’de kazanç ve/veya irat elde edilmesi
amacıyla kullanılması anlaşılmalıdır.
Bu itibarla,
Türkiye’de nakit veya alacak şeklinde bir varlığa sahip olan yurt dışında
mukim yabancı bir kurumun Türkiye’ye sermaye yatırarak kazanç elde etme
saikiyle hareket ettiği sonucuna ulaşılacaktır ki bu durum, adına ödeme yapılan
yabancı firmanın söz konusu kazanç veya iradı Türkiye’de elde ettiğini
gösterecek ve Kurumlar Vergisi (stopaj) kesintisi yapılmasını gerektirecektir.
Dar mükellefiyete tâbi
kurumların; Türkiye’ye
yapmış oldukları vadeli mal (hammadde, yarı mamul, mamul mal, makine, teçhizat,
bilgisayar, bilgisayar aksamı, vb.) veya hizmet (Yazılım programları, proje
çizimi, mühendislik hizmeti, tamir hizmeti, eğitim hizmeti, vb.) satışları
dolayısıyla Türkiye’de mukim kişi, kurum veya kuruluşlardan alacağının
bulunması ve bu alacağın bir kısmının vade farkı niteliğinde olması durumunda,
kurumun/şirketin bilançosunda “alacak” olarak gözüken ve bir öz sermaye kalemi
olan alacak şeklindeki sermayesini Türkiye’de yatırması ve bu alacağı dolayısıyla vade farkı şeklinde elde ettiği tutar, menkul
sermaye iradı kapsamında değerlendirilebilecektir.
Bu
Mantıksal Silsile Çerçevesinde;
Türkiye’de yerleşik gerçek ve/veya tüzel
kişiler tarafından yurt dışından ithal edilen mal veya hizmet bedeli
ödemelerinin haricinde, sözleşme uyarınca bu kişi veya firmalara yapılan vade
farkı ödemeleri Gelir Vergisi ya da Kurumlar Vergisi tevkifatına tabidir.
Yurt dışında yerleşik
yabancı kişi veya kurumlar tarafından Türkiye’de elde edilen menkul sermaye
iratları Gelir Vergisi Kanunu’nun 94.maddesi veya Kurumlar Vergisi Kanunu’nun
30.maddesi hükmüne göre tevkifat suretiyle vergilendirilecektir.
Diğer bir değişle, gayri maddi hak sahibinin dar mükellef gerçek kişi olması halinde Gelir
Vergisi Kanunu’nun 94.maddesi hükümleri, dar mükellef tüzel kişi, kurum,
kuruluş veya firma olması halinde ise Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 30.maddesi
hükümleri uygulanacaktır.
Tevkifat nispetleri her bir kazanç
ve/veya irat türleri itibariyle Bakanlar Kurulunca tespit edilmektedir.
Vade farkları, malın
veya hizmetin bedelinden ayrı olarak faturada gösterilmesi yada ayrı bir vade
faturası düzenlenmesi durumunda,
ithal edilen mal veya hizmetin bedelinden
(yabancı kurumun ticari kazancından) ayrı olarak talep edebileceği bir alacak
türüne, menkul sermaye iradı (alacak faizi) haline dönüşmekte, dolayısıyla vade
farkları menkul sermaye iradı içerisinde ve alacak faizi mahiyetinde bir ödeme
olarak kabul edilmektedir.
Nitekim,
2009/14593 sayılı BKK’nın 5.fıkrasının (c) bendinde; Türkiye’de yerleşik gerçek ve tüzel kişiler tarafından yurt dışındaki
yabancı bir firmadan mal veya hizmet ithal edilmesi karşılığında, mal veya
hizmet bedelinden ayrı olarak belirlenen vade farklarının, yabancı kurumlar
yönünden alacak faizi mahiyetinde olduğu ve bu tür ödemeler üzerinden % 5
nispetinde Kurumlar Vergisi tevkifatı yapılması gerektiği belirtilmiştir.
a) Vade
farkı, faturada ayrı bir kalem olarak gösterilmeyerek mal veya hizmet bedeli
içerisinde yer alması durumunda; İlgili mal veya hizmetle
birlikte, bu mal veya hizmetin ithalatı sırasında, mal veya hizmetin
vergilendirme şart, koşul ve oranlarına göre vergilendirilir. Vade farkları,
faturada ayrıca gösterilmeyip mal veya hizmet bedeli içerisinde yer alması
halinde, yabancı firmalar açısından mal satışı veya hizmet ifası karşılığında
elde ettikleri ticarî bir kazanç olacaktır.
Yurtdışından alınan hizmet ithali ticari nitelikte ise
stopaja tabi değildir. Ancak, hizmetin
Türkiye'de yapılması ve/veya hizmetten Türkiye'de faydalanılması nedeniyle
KDV’ye tabi olup, 3065 sayılı KDV Kanunu'nun
1, 6, 8, 9, 10 ve 24.maddeleriyle ilgili diğer mevzuat hükümleri gereği,
sorumlu sıfatıyla KDV tevkifatı yapılması gerekir.
Örnek 1: Türkiye’de faaliyet gösteren
Cooban firması İtalya’da mukim Alfa firmasından mühendislik ve proje çizim
hizmeti satın almıştır. Yapılan anlaşma gereği söz konusu hizmetin bedeli peşin
10.000-EUR, altı (6) ay vadeli 11.000-EUR olup, Alfa firması ilgili hizmet
faturasını “Toplam proje bedeli = 11.000-EUR” olarak düzenlemiştir.
Bu durumda, söz konusu
(1.000-EUR) vade farkı, ilgili hizmet faturasında ayrı/ayrı bir kalem olarak
gösterilmediği, hizmetle beraber, hizmet bedeli içinde gösterildiği için
hizmetin tabi olduğu vergi türü, vergi oranı ve vergilendirme kriterlerine göre
ilgili vergiler (KDV) tarh, tahakkuk, tebliğ ve tahsil edilecektir.
Mal ithalatı ile ilgili vade farkı ise “Gümrük kıymetinin veya ithalatta KDV matrahının bir
unsuru olup” ithalata konu malla birlikte ilgili gümrük idaresine beyan
edilmesi ve tekabül eden gümrük vergi ve resimlerinin ödenmesi gerekir.
Örnek 2: Ankara’da faaliyet gösteren A firması, Almanya’da mukim B firmasından
cep telefonu satın almıştır. Yapılan anlaşma gereği eşyaların peşin fiyatı
150.000-EUR, üç ay vadeli fiyatı ise 155.000-EUR olup, ithalatçı A firması
ikinci seçeneği (vadeli alımı) tercih etmiştir. İhracatçı B firması ilgili eşya faturasını “Toplam eşya bedeli = 155.000-EUR
olarak düzenlemiştir.
Bu durumda, söz konusu (5.000-EUR)
vade farkı ilgili eşya faturasında ayrı/ayrı bir kalem olarak gösterilmediği, eşya
ile beraber, eşya bedeli içinde gösterildiği için söz konusu eşyanın tabi
olduğu vergi türü, vergi oranı ve vergilendirme kriterlerine göre ilgili gümrük
vergileri tarh, tahakkuk, tebliğ ve tahsil edilecektir. Yani, ithalat/gümrük
vergileri 155.000-EUR üzerinden tahakkuk ve tahsil edilecektir.
b) Vade
farkı, mal veya hizmet faturasında mal veya hizmet bedelinden ayrı bir kalem
olarak veya ayrı bir fatura düzenlenmek suretiyle gösterilmesi durumunda ise; Menkul sermaye iradı (alacak faizi) olarak kabul
edildiğinden 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 7, 75 ve 94.maddeleri, 5520
sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu (KVK)’nun 3, 15 ve 30.maddeleri ile 2009/14593
sayılı BKK’nın 1.maddesinin 5.fıkrasının (c) bendi gereğince brüt tutar
üzerinden % 5 nispetinde vergi kesintisine (stopaja) tabi olup, bu konuda
ilgili Çifte Vergilendirme Anlaşmasının (ÇVA) şartları ve oranlarına bakmak
gerekir.
Örnek 3: Yukarıda (Örnek 1’de) yer
alan Alfa firmasının ilgili hizmet faturasında vade farkını/vade tutarını ve
hizmet bedelini ayrı kalemler olarak (1.000-EUR vade farkı + 10.000-EUR proje
bedeli = 11.000-EUR) gösterdiğini, Cooban firmasının da 1.000-EUR vade farkının
(gayri maddi hak kazancının) vergisini/stopajını keserek yurt dışına/Alfa
firmasına gönderdiğini varsayalım.
- Cooban firması, Türkiye – İtalya arasındaki
mevcut olan Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması (ÇVÖA) gereği 1.000-EUR vade
farkı üzerinden % 5 (50-EUR) stopaj keserek geriye kalan 950-EUR’yu Yurt
dışına/Alfa firmasına gönderir. İlgili Vergi Dairesine Muhtasar Beyanname ve 2
Nolu KDV Beyannamesi vererek 1.000-EUR matrah üzerinden stopaj, 11.000-EUR
matrah üzerinden de KDV’yi öder.
Stopaj
kapsamında olan hizmet türleri GVK’nun 94 üncü ve KVK’nun 30 uncu
maddesinde belirtilmiş olup, bu maddelerde belirtilmeyen hizmet türleri için
stopaj kesintisi gerekmez.
KVK’nun
15/7 ve 30/11.maddelerine göre, yapılacak vergi kesintisinde kazanç ve iratlar gayrisafî tutarları
üzerinden dikkate alınır. Kesilmesi
gereken verginin ödemeyi yapan tarafından üstlenilmesi halinde vergi kesintisi,
fiilen ödenen tutar ile ödemeyi yapanın yüklendiği verginin toplamı üzerinden
hesaplanır. Şayet dar mükelleflere (yurt
dışına) yapılan ödeme net olarak (net tutar üzerinden) yapılıyor ise vergi
matrahının brüte taşınması/brütleştirilmesi ve alınacak tüm vergi ve resimlerin
(Stopaj, KDV, Gümrük Kıymeti Üzerinden Alınan Tüm Vergi ve Kesintiler,
İthalatta KDV, ÖTV, vb.) brüt tutar üzerinden hesaplanması gerekir.
Örnek 4: Daha önce yapılan bir mal veya hizmet ithaline
ilişkin olarak ortaya çıkan 10.000-EUR tutarındaki vade farkı için % 5
(500-EUR) stopaj kesintisi yapılarak geriye kalan 9.500-EUR’nun hak sahibine
gönderilmeli, aksi takdirde ödemenin net tutar üzerinden (10.000-EUR olarak)
yapılmadı halinde ise matrahımızın brütleştirilmesi, alınacak tüm vergi ve
resimlerin brüt tutar olan (10.526,32-EUR) üzerinden tahsil edilmesi gerekir.
Hizmet ithali nedeniyle ortaya çıkan ve
faturada ayrı bir kalem olarak gösterilen ya da ayrı bir fatura tanzim edilen
vade farkları, KDV Kanunu'nun 1, 6, 8, 9, 10 ve
24.maddelerine göre KDV’ye tabi olup, KDV
Kanunu'nun 41.maddesi gereği vergi kesintisi yapmakla sorumlu
tutulanlar Katma Değer Vergisi beyannamelerini, vergilendirme dönemini
takibeden ayın yirmialtıncı günü
akşamına kadar ilgili vergi dairesine vermekle yükümlüdürler.
Hizmet ithaline ilişkin vade farkı tutarının KDV beyanından
sonra yurt dışına gönderilmesi/ödenmesi durumunda; dövüz kurunun yükselişinden
kaynaklanan fark TL tutarı (kur farkı) da KDV Kanunu’nun 24.maddesi, 117 sayılı
Katma Değer Vergisi Genel Tebliği’nin “4.2.Matrahta Değişiklik” başlıklı
mevzuat hükümleri, Katma Değer Vergisi Uygulama Genel Tebliği ile Hazine ve Maliye
Bakanlığı’nın konuya ilişkin Muktezaları gereği KDV Düzeltme Beyannamesiyle
ilgili vergi dairesine beyan edilmesi gerekir.
Örnek 5: Yukarıda (Örnek 1’de) yer
alan Cooban firmasının, ilgili hizmet faturasına ilişkin KDV beyanını 2020 Ocak
ayında yaptığını ve 11.000-EUR karşılığı 66.000-TL matrah üzerinden tekabül
eden KDV’yi ödediğini, vade ve hizmet bedeli olan 11.000-EUR’yu üç ay sonra
01.04.2020 tarihinde yurt dışına/Alfa firmasına gönderdiğini, 01.04.2020
tarihinde de TC.Merkez Bankası Döviz Alış Kurunun 1-EUR = 7-TL olduğunu
varsayalım. Cooban firmasının, kur farkından kaynaklanan (77.000TL - 66.000TL =
11.000-TL matrah için 2020 Nisan ayı veya en geç 26.05.2020 tarihine
kadar ilgili Vergi Dairesine Düzeltme Beyannamesi verilerek tekabül eden KDV’yi
ödenmesi gerekir.
Mal
ithalatı nedeniyle ortaya çıkan ve faturada ayrı bir kalem olarak gösterilen
yada ayrı bir fatura tanzim edilen vade farkları ise; 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun
24/3-a ve 27.maddesi gereği gümrük kıymet unsuru veya 3065 sayılı Katma Değer
Vergisi Kanunu’nun 21.maddesi gereği ithalatta KDV matrah unsuru olup, brüt tutarları üzerinden Gümrük
Yönetmeliği’nin 53/5.maddesi gereği, ithal eşyasının gümrük kıymetine
veya katma değer vergisi matrahına girmesi gereken, ancak gümrük beyannamesinin
tescili anında beyan sahibi tarafından mevcudiyetinin bilinmesi mümkün olmayan
kıymet veya matrah unsurları için, en geç söz konusu kıymet
veya matrah unsurunun öğrenildiği ayı takip eden ayın yirmi
altıncı günü akşamına kadar ilgili gümrük
idaresine beyanda bulunulması ve tekabül eden vergilerin de aynı süre içinde ödenmesi gerekir. İstisnai kıymetle beyana ilişkin
tamamlayıcı beyanların süresi içerisinde verilmemesi nedeniyle zamanında
ödenmeyen gümrük vergileri için eşyanın serbest dolaşıma girişine ilişkin
beyannamenin tescil tarihinden itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre belirlenen gecikme zammı oranında gecikme
faizi tahsil edilir ve Gümrük Kanunu’nun 241.maddesinin birinci fıkrası
uyarınca işlem yapılır.
Örnek 6: Yukarıda (Örnek: 2’de) yer alan B firmasının ilgili eşya faturasında vade farkı
olan 5.000-EUR ile eşya bedeli olan 150.000-EUR’yu ayrı kalemler halinde
gösterdiğini, ithalatçı A firmasının vade farkı (gayrı maddi hak kazancı)
tutarı olan 5.000-EUR’nun % 5 vergisini/stopajını (250-EUR) keserek geriye
kalan 4.750-EUR’yu yurt dışına/B firmasına gönderdiğini varsayalım.
A firması, ilgili Vergi Dairesine Muhtasar
Beyanname vererek 5.000-EUR matrah üzerinden stopaj öder ve 155.000-EUR matrah
üzerinden ilgili serbest dolaşıma giriş/ithalat beyannamesi tescil ettirerek,
yani 155.000-EUR Gümrük Kıymeti üzerinden İthalat/gümrük vergilerini öder.
Gümrük Yönetmeliği’nin 53.maddesi uyarınca istisnai
kıymetle beyan yapılan hallerde, tamamlayıcı beyanın gümrük idaresine verilmesi
gerektiği süreden önce istisnai kıymete ilişkin ödemenin (mal ithaline ilişkin
vade farkı tutarının) yurt dışına transferinin gerçekleştirilmesi gerekir. Aksi takdirde, vade farkı tutarı
üzerinden Gümrükler Genel Müdürlüğü’nün 2011/16, 2013/6 ve 2017/20
sayılı Genelgeleri kapsamında, (8/4/2015 Tarihli ve 2015/7511 Sayılı
Kararnamenin Eki Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu Kesintileri Hakkında Karar
eki “Vadeli İthalatında KKDF Kesintisi Oranı % 0 ‘Sıfır’ Olarak
Belirlenen Mallar Listesi”nde – ‘Liste 1’de belirtilen GTİP’ler hariç) KKDF
tahakkuk ve tahsili, ayrıca hesaplanan KKDF tutarı üzerinden varsa ÖTV ile
bunlara (KKDF + ÖTV tutarına) tekabül eden KDV’nin tahsili gerekir.
Örnek 7: Daha önce yapılan bir mal ithaline ilişkin olarak 10.000-EUR tutarında
vade farkı doğduğunu varsayalım. Söz konusu tutarın, Gümrük Yönetmeliği’nin
53.maddesi uyarınca ilgili gümrük idaresine istisnai kıymetle yapılacak
tamamlayıcı beyandan önce Yurt dışına/hak sahibine ödenmesi gerekir. Aksi
takdirde, vade farkı (10.000-EUR)
üzerinden Gümrükler Genel Müdürlüğü’nün 2011/16, 2013/6
ve 2017/20 sayılı Genelgeleri kapsamında, (8/4/2015 Tarihli ve 2015/7511 Sayılı
Kararnamenin Eki Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu Kesintileri Hakkında Karar
eki
“Vadeli İthalatında KKDF Kesintisi Oranı % 0 ‘Sıfır’ Olarak Belirlenen
Mallar Listesi”nde – ‘Liste 1’de belirtilen GTİP’ler hariç) KKDF tahakkuk ve
tahsili, ayrıca hesaplanan KKDF tutarı üzerinden varsa ÖTV ile bunlara (KKDF +
ÖTV tutarına) tekabül eden KDV’nin tahsili gerekir.
III- FİYAT FARKLARININ VERGİSEL BOYUTU
Fiyat farkı:
Kısaca, bir mal veya hizmetin,
ya da menkul kıymetin cari fiyatıyla gelecek (future) fiyatı arasındaki fark
olarak tanımlanabilir.
Ticari hayatta fiyat farkı; Bir ticari
işleme konu olan mal, teslim veya hizmetin kararlaştırılan tarihten önce
ifası, alım satıma konu olan mal, teslim
veya hizmetin kalitesinin beklenenden, kararlaştırılandan daha yüksek olması,
borsaya tabi eşyaların nihai fiyatının sonradan oluşması, bazı eşyaların
fiyatının özel bir yöntemle belirlenmesi, örneğin petrol gazı (Lpg) ve çeşitli petrol ürünleri başta olmak
üzere bazı eşyaların fiyatının ay sonunda (30 günlük fiyat ortalaması alınarak) gerçekleşmesi ve Argus
– Platts gibi bültenlerde ay sonlarında yayınlanması, yine petrol ürünleri başta olmak üzere özellikle
dökme halinde taşınan eşyalarda, eşyanın faturalandırılma miktarı ile yükleme
ve boşaltma sonrası ortaya çıkan miktarı arasında (+ -) farklılıklar çıkması,
ayçekirdeği ve susam gibi yağlı tohumlar ile diğer bazı eşyalarda
faturalandırma sırasında varsayılan, kabul edilen kalitesi ile ithalat/teslim
sonrası yaptırılan tahlil sonrasında ortaya çıkan gerçek kalitesi arasında
oluşan kalite farkları vb. çok çeşitli nedenlerle fiyat farkı ortaya
çıkabilmekte, çoğu zaman satıcı/ihracatçı lehine, çok nadir de olsa bazen
alıcı/ithalatçı lehine oluşabilmektedir.
Fiyat farkı faturası veya borç dekontu kapsamındaki
fark ödemeleri eşyaya veya hizmete ilişkin sonradan yapılan bir ödeme olup,
eşyanın veya hizmetin Türkiye’ye ithali esnasında beyan edilen gümrük
kıymetinde veya hizmet bedelinde artışa neden olmaktadır. Bu giderlerin (fiyat
farkı) yurtdışına nakden veya hesaben ödenmesi durumunda, ilgili eşyanın veya
hizmetin kıymeti gerçekte beyan edilenden fazla olacağı için ilgili mal veya
hizmet ithali nedeniyle alınan vergiler açısından bir eksik ödeme söz konusu
olacaktır. Bu nedenle her hangi bir mal veya hizmet ithaline bağlı olarak
ortaya çıkan fiyat farklarının da, ilgili mal veya hizmetin vergilendirme
koşullarında vergiye tabi tutulması gerekir.
Nakden Ödeme:
Tevkifat konusu bedelin fiilen ödendiği durumdur.
Hesaben Ödeme:
Tevkifata konu kazanç ve iradı ödeyenleri istihkak sahiplerine karşı borçlu
durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemleri ifade eder.
Hizmet ithaline ilişkin (yurtdışından alınan fiyat farkı
faturası veya borç dekontuna bağlı) olarak ortaya çıkan fiyat farklarında, ilgili hizmet türünün Gelir Vergisi Kanunu’nun 94.maddesi veya Kurumlar
Vergisi Kanunu’nun 30.maddesi gereği stopaj kesintisine tabi olması halinde söz
konusu fiyat farkının da stopaja tabi tutulması, ilgili hizmet bedelinin dar
mükellefler açısından ticari kazanç sayılması durumunda ise ortaya çıkan fiyat
farkından her hangi bir stopaj kesintisi yapılmaması gerekir. Ancak, söz konusu
fiyat farkları KDV Kanunu'nun 6, 8, 9, 10 ve 24.maddelerine göre KDV’ye tabidir.
Örnek 1: Denizli’de havlu ve ev tekstil ürünleri üreten C firmasının, fabrikasındaki
makine ve ekipmanların periyodik bakımı için İtalya’daki D firmasından 10.000-EUR
tutarında mühendislik, bakım ve onarım hizmeti satın aldığını, yapılan anlaşma
gereği döviz kurlarındaki aşırı dalgalanma/artış nedeniyle D firmasının
1.000-EUR ilave, fiyat farkı faturası tanzim ederek ithalatçı C firmasına
gönderdiğini, bakım ve onarım işi için Türkiye’ye gelen mühendislerin
Türkiye’de toplam 10 gün kaldıklarını varsayalım.
Söz konusu
1.000-EUR fiyat farkı tutarı da aynen ilgili/esas hizmet gideri olan bakım ve
onarım gideriyle birlikte, aynı kriterlere göre vergilendirilir. Sorumlu
sıfatıyla KDV’ye tabi tutulur.
Herhangi bir mal ithaline ilişkin (yurtdışından alınan fiyat farkı faturası
veya borç dekontuna bağlı) olarak ortaya çıkan fiyat farklarında, oluşacak kıymet farkı nedeniyle, ithal edilen eşyanın
GTİP ve menşeine bağlı olarak ödenmemiş gümrük vergisi, ÖTV, ilave gümrük
vergisi, Ek Mali Yükümlülük, ÇKP, Kültür Bakanlığı Fonu, TRT Bandrolü, Damping
Vergisi, ÖTV, KDV, vb., karşımıza
çıkabilecektir.
Örnek 2: Yukarıda (Örnek 1’de) yer alan C firmasının,
Pakistan’da bulunan E firmasından 01.01.2020 tarihinde 100.000-USD tutarında
kumaş satın aldığını, daha sonra, yapılan anlaşma
gereği döviz kurlarındaki aşırı dalgalanma/artış nedeniyle E firmasının 01.02.2020
tarihli 5.000-USD tutarında ilave fiyat farkı faturası gönderdiğini varsayalım.
Sonradan gönderilen 01.02.2020 tarihli 5.000-USD fiyat
farkı/fiyat farkı faturası, Gümrük kıymetinin bir unsuru olup, C firması
tarafından, en geç takip eden ayın yirmialtısına (26.03.2020 tarihine) kadar Gümrük
Yönetmeliği’nin 53.maddesi hükümlerine göre ilgili Gümrük idaresine tamamlayıcı
beyanda bulunularak, aynı süre içinde de ithalat/gümrük vergilerinin ödenmesi
gerekir.
İthal eşyasına
ilişkin fiyat farkı faturası ya da borç dekontu kapsamında yapılan fark
ödemeleri eşyaya ilişkin sonradan yapılan bir ödeme olarak
nitelendirildiğinden, beyannamenin tescilinden sonra yapılan bu ödemeler Gümrük
Yönetmeliği’nin 53.maddesi hükümlerine uygun olarak (İthal eşyasının Gümrük
kıymetine veya İthalatta Katma değer vergisi matrahına girmesi gereken, ancak
gümrük beyannamesinin tescili anında beyan sahibi tarafından mevcudiyetinin bilinmesi
mümkün olmayan kıymet veya matrah unsurları için, en geç söz konusu kıymet veya
matrah unsurunun öğrenildiği ayı takip eden ayın yirmi altıncı günü akşamına kadar beyanda
bulunulur ve vergileri de aynı süre içinde ödenir.) istisnai
kıymetle beyan ve tamamlayıcı beyanla zamanında beyan edilmesi ve fiyat farkı
tutarının tamamlayıcı beyandan önce yurtdışına ödenmesi şartıyla KKDF tabi
değildir. Aksi takdirde, tamamlayıcı beyandan sonra yurtdışına ödenmesi halinde
fiyat farkı
tutarı üzerinden Gümrükler Genel Müdürlüğü’nün 2011/16, 2013/6 ve 2017/20
sayılı Genelgeleri kapsamında, (8/4/2015 Tarihli ve 2015/7511 Sayılı
Kararnamenin Eki Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu Kesintileri Hakkında Karar
eki “Vadeli İthalatında KKDF Kesintisi Oranı % 0 ‘Sıfır’ Olarak Belirlenen Mallar
Listesi”nde – ‘Liste 1’de belirtilen GTİP’ler hariç) KKDF tahakkuk ve tahsili,
ayrıca hesaplanan KKDF tu-tarı üzerinden varsa ÖTV ile bunlara (KKDF + ÖTV
tutarına) tekabül eden KDV’nin tahsili gerekir.
Örnek 3: Yukarıda
(Örnek 2’de) yer alan C firmasının, 5.000-USD fiyat farkı tutarını, tamamlayıcı
beyandan önce yurt dışına göndermesi, E firmasına ödemesi gerekir. Aksi takdirde,
fiyat farkı tutarı üzerinden Gümrükler Genel Müdürlüğü’nün 2011/16, 2013/6 ve
2017/20 sayılı Genelgeleri kapsamında, (8/4/2015 Tarihli ve 2015/7511 Sayılı
Kararnamenin Eki Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu Kesintileri Hakkında Karar
eki “Vadeli İthalatında KKDF Kesintisi Oranı % 0 ‘Sıfır’ Olarak Belirlenen
Mallar Listesi”nde – ‘Liste 1’de belirti-len GTİP’ler hariç) KKDF tahakkuk ve
tahsili, ayrıca hesaplanan KKDF tu-tarı üzerinden varsa ÖTV ile bunlara (KKDF +
ÖTV tutarına) tekabül eden KDV’nin tahsili gerekir.
IV- KUR FARKLARININ VERGİSEL BOYUTU
Kur Farkı: Belli
bir miktar yabancı para biriminin yerel para birimi ile değiştirilmesi
sırasında oluşan alış ve satış kurları arasındaki farktır. Bir yabancı paranın
yerel para üzerinden satın alma değerini gösterir.
Çeşitli ekonomik gelişmeler,
enflasyonist değişmeler ve yapılan devalüasyonlar sonucunda, eski ve yeni
kurlar arasında yerel para birimi aleyhine bir fark (kur farkı) ortaya çıkar. Mal ve hizmet ithalatı ve ihracatı
işlemlerinde mal ve hizmetin siparişi, teslim ve ifası ile mal ve hizmet
bedelinin ödenmesine kadar geçen süre içerisinde uygulamadan kaynaklanan
çeşitli kur farkları ortaya çıkabilir.
4458 Sayılı Gümrük Kanunu’nun 181.Maddesine Göre
İthalatta Gümrük Yükümlülüğü; a)
İthalat vergilerine tabi eşyanın serbest dolaşıma girişi,
b) İthalat vergilerine tabi eşyanın ithalat
vergilerinden kısmi muafiyet suretiyle geçici ithali, için verilecek gümrük
beyannamesinin tescil tarihinde başlar.
3065
Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 21.Maddesine Göre İthalatta Matrah: “İthalatta verginin matrahı aşağıda gösterilen
unsurların toplamıdır; a) İthal
edilen malın gümrük vergisi tarhına esas olan kıymeti, gümrük vergisinin kıymet
esasına göre alınmaması veya malın gümrük vergisinden muaf olması halinde
sigorta ve navlun bedelleri dahil (CIF) değeri, bunun belli olmadığı hallerde
malın gümrükçe tespit edilecek değeri,
b) İthalat sırasında ödenen her türlü vergi, resim,
harç ve paylar,
c) Gümrük beyannamesinin tescil tarihine kadar yapılan
diğer giderler ve ödemelerden vergilendirilmeyenler ile mal bedeli üzerinden
hesaplanan fiyat farkı, kur farkı gibi ödemeler.” KDV matrahının unsurudur.
Herhangi Bir Mal İthaline İlişkin Olarak Ortaya
Çıkan Kur Farkı: İlgili
ithalat beyannamesinin (SDGB) tescilinden önce gerçekleşmiş ise doğal olarak ithal
edilen malın gümrük kıymetine veya ithalatta KDV matrahına ilave edilir. Şayet
beyanname tescilinden sonra gerçekleşmiş ise ithal edilen malın gümrük
kıymetine veya ithalatta KKV matrahına katılmaz. Doğan kur farkından herhangi
bir vergi tevkifatı yapılmaz.
Hizmet İthaline Bağlı Olarak Ortaya Çıkan Kur Farklarında İse; Hizmet bedelinin sorumlu
sıfatıyla ilgili vergi dairesine verilen 2 Nolu KDV Beyannamesinin verildiği
tarihten (beyandan) sonra yurt dışına transfer edilmesi ve bu arada döviz
kurunun yükselmesi nedeniyle ortaya çıkan kur farkları KDV Kanunu’nun
24.maddesi, 117 sayılı Katma Değer Vergisi Genel Tebliği’nin “4.2.Matrahta
Değişiklik” başlıklı mevzuat hükümleri ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın konuya ilişkin çok sayıdaki
Muktezaları/Özelgeleri gereği KDV’ye tabi olup, sorumlu sıfatıyla KDV ödenmesi
gerekir. Hizmet ithaline bağlı olarak ortaya çıkan kur farkları Gelir Vergisi
veya Kurumlar Vergisine tabi değildir.
Diğer taraftan, KDV Kanunu’nun (24/c) maddesine
göre, Vade farkı, fiyat farkı, kur farkı, faiz, prim gibi
çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat,
hizmet ve değerler de
KDV matrahına dahildir. Bununla ilgili olarak Katma Değer Vergisi Uygulama
Genel Tebliğinin III/A-5.3 bölümünde: “Bedelin döviz cinsinden veya dövize
endekslenerek ifade edildiği işlemlerde, bedelin kısmen veya tamamen vergiyi
doğuran olayın vuku bulduğu tarihten sonra ödenmesi halinde, satıcı lehine
ortaya çıkan kur farkı esas itibarıyla vade farkı mahiyetinde olduğundan,
matrahın bir unsuru olarak vergilendirilmesi gerekmektedir. Buna göre, teslim
veya hizmetin yapıldığı tarih ile bedelin tahsil edildiği tarih arasında ortaya
çıkan lehte kur farkı için satıcı tarafından fatura düzenlenmek ve faturada
gösterilen kur farkına, teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte bu işlemler için
geçerli olan oran uygulanmak suretiyle KDV hesaplanır. Bedelin tahsil edildiği
tarihte alıcı lehine kur farkı oluşması halinde ise kur farkı tutarı
üzerinden alıcı tarafından satıcıya bir fatura düzenlenerek, teslim ve hizmetin
yapıldığı tarihteki oran üzerinden KDV hesaplanması gerekmektedir.”
denilmiştir.
Örnek : Cooban firmasının, sahip olduğu makine parkının yıllık bakım ve onarımı
için Ukrayna’da mukim G firmasından 10.000EUR bakım-onarım hizmeti satın
aldığını ve ilgili hizmet faturasına ilişkin KDV beyanını 2020 Ocak ayında
yaptığını ve 10.000-EUR karşılığı 65.000-TL matrah üzerinden tekabül eden
KDV’yi ödediğini, fakat söz konusu hizmet bedeli olan 10.000-EUR’yu üç ay sonra
01.04.2020 tarihinde yurt dışına/G firmasına gönderdiğini, 01.04.2020 tarihinde
de TC.Merkez Bankası Döviz Alış Kurunun 1-EUR = 7-TL olduğunu varsayalım.
Cooban firmasının, kur farkından kaynaklanan (70.000TL - 65.000TL = 5.000-TL matrah için 2020 Nisan ayı veya en geç 26.05.2020 tarihine
kadar ilgili Vergi Dairesine Düzeltme Beyannamesi verilerek tekabül eden KDV’yi
ödenmesi gerekir.
Önemli Not: Mali Mevzuat açısından çeşitli
hesaplamalar (örneğin vergi hesaplamaları) yapılır iken TC.Merkez
Bankası Döviz Alış Kuru, Gümrük ve Dış Ticaret Mevzuatı açısından çeşitli
hesaplamalar (örneğin vergi hesaplamaları) yapılır iken istisnalar hariç TC.Merkez Bankası
Döviz Satış Kuru esas alınır.
SONUÇ
Bir mal veya hizmet
faturasında, mal veya hizmet bedelinden ayrı bir kalem olarak veya ayrı bir
fatura düzenlenmek suretiyle gösterilen vade farkları menkul sermaye iradı
(alacak faizi) olarak kabul edildiğinden, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun
7, 75 ve 94.maddeleri, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 3, 15 ve
30.maddeleri ile 2009/14593 sayılı BKK’nın 5.fıkrasının (c) bendi gereğince
brüt tutar üzerinden % 5 nispetinde vergi kesintisine (stopaja) tabi olup,
hizmet ithali nedeniyle ortaya çıkan vade farkları ayrıca, KDV Kanunu'nun 6, 8,
9, 10 ve 24.maddelerine göre KDV’ye tabi olup, KDV Kanunu'nun 41.maddesi gereği
vergi kesintisi yapmakla sorumlu tutulanlar Katma Değer Vergisi
beyannamelerini, vergilendirme dönemini takibeden ayın yirmialtıncı günü
akşamına kadar ilgili vergi dairesine vermekle, Kanun’un 46.maddesi gereği de
aynı ayın 26.günü akşamına kadar da ilgili KDV’yi ödemekle yükümlüdürler.
Mal ithalatı nedeniyle
ortaya çıkan ve faturada ayrı bir kalem olarak gösterilen ya da ayrı bir fatura
tanzim edilen vade farkları ise 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 24/3-a ve
27.maddesi gereği Gümrük Kıymet Unsuru veya 3065 sayılı Katma Değer Vergisi
Kanunu’nun 21.maddesi gereği İthalatta KDV Matrah Unsuru olup,
brüt tutarları üzerinden
Gümrük Yönetmeliği’nin 53/5.maddesi gereği, en geç söz konusu kıymet veya
matrah unsurunun öğrenildiği ayı takip eden ayın yirmi
altıncı günü akşamına kadar ilgili gümrük idaresine beyanda bulunulması ve
tekabül eden vergilerin de aynı süre içinde ödenmesi gerekir.
Hizmet ithaline ilişkin olarak ortaya çıkan fiyat
farklarında, ilgili hizmet
türünün Gelir Vergisi Kanunu’nun 94.maddesi veya Kurumlar Vergisi Kanunu’nun
30.maddesi gereği stopaj kesintisine tabi olması halinde söz konusu fiyat
farkının da stopaja tabi tutulması, ilgili hizmet bedelinin dar mükellefler
açısından ticari kazanç sayılması durumunda ise ortaya çıkan fiyat farkından
her hangi bir stopaj kesintisi yapılmaması gerekir. Ancak, söz konusu fiyat
farkları KDV Kanunu'nun 6, 8, 9, 10 ve 24.maddelerine göre KDV’ye tabidir.
Herhangi bir mal ithaline ilişkin olarak ortaya çıkan
fiyat farkları ise 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 24/3-a ve 27.maddesi gereği
gümrük kıymet unsuru veya 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 21.maddesi
gereği ithalatta KDV matrah unsuru olup, Gümrük Yönetmeliği’nin 53/5.maddesi
gereği, en geç söz konusu kıymet veya matrah
unsurunun öğrenildiği ayı takip eden ayın yirmi altıncı günü akşamına kadar ilgili
gümrük idaresine beyanda bulunulması ve tekabül eden vergilerin de aynı süre içinde ödenmesi gerekir.
4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 24/3-a ve
27.maddesi gereği gümrük kıymet unsuru veya 3065 sayılı Katma Değer Vergisi
Kanunu’nun 21.maddesi gereği ithalatta KDV matrah unsuru olup, brüt tutarları üzerinden şayet ithalat
(Serbest Dolaşıma Giriş Beyannamesi’nin tescili) sırasında belli ise ithal
eşyasının Gümrük Kıymetine ilave edilerek/katılarak beyan edilmesi, ithalat
sırasında belli olmayıp sonradan belirleniyor ise, bu durumda da Gümrük
Yönetmeliği’nin 53/5.maddesi gereği, en geç söz konusu kıymet veya matrah
unsurunun öğrenildiği ayı takip eden ayın yirmi altıncı günü
akşamına kadar ilgili gümrük idaresine beyanda bulunulması ve tekabül eden
vergilerin de aynı süre içinde ödenmesi gerekir.
Gümrük Yönetmeliği’nin
53.maddesi uyarınca istisnai kıymetle beyan yapılan hallerde, tamamlayıcı
beyanın gümrük idaresine verilmesi gerektiği süreden önce istisnai kıymete
ilişkin ödemenin (mal ithaline ilişkin vade farkı tutarı veya kıymet farlı
tutarının) yurt dışına transferinin gerçekleştirilmesi gerekir. Aksi
takdirde, vade farkı tutarı üzerinden Gümrükler
Genel Müdürlüğü’nün 2011/16, 2013/6 ve 2017/20 sayılı Genelgeleri kapsamında,
(8/4/2015 Tarihli ve 2015/7511 Sayılı Kararnamenin Eki Kaynak Kullanımını
Destekleme Fonu Kesintileri Hakkında Karar eki “Vadeli İthalatında KKDF
Kesintisi Oranı % 0 ‘Sıfır’ Olarak Belirlenen Mallar Listesi”nde – ‘Liste 1’de
belirtilen GTİP’ler hariç) KKDF tahakkuk ve tahsili, ayrıca hesaplanan KKDF
tu-tarı üzerinden varsa ÖTV ile bunlara (KKDF + ÖTV tutarına) tekabül eden
KDV’nin tahsili gerekir.
Kerim ÇOBAN
Eski Gümrük ve Ticaret Başmüfettişi
03.09.2020 k.coban0306@gmail.com
Tel: 0505 519
88 41
KAYNAKÇA
·
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu.
·
213 sayılı Vergi Usul Kanunu.
·
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu.
·
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu.
·
4458 sayılı Gümrük Kanunu,
·
Mer-i Gümrük Yönetmeliği.
·
BAŞAK Levent, “Yurt Dışından Vadeli Mal
İthal Edilmesi Halinde Ödenen Vade Farkları KVK’nın 30.Maddesine Göre Kurumlar
Vergisi Tevkifatına Tabi midir?”, Yaklaşım Dergisi, 03.01.2013.
·
ÇOBAN Kerim, “Royalti-Lisans Ücretlerinin
Gümrük Kıymeti, Katma Değer Vergisi ve Stopaj Açısından Değerlendirilmesi”,
Gümrük Dünyası Dergisi, Sayı 83,
Yıl 2014/4.
·
ÇOBAN Kerim, “Franchise veya Franchisingin
Gümrük Kıymeti, KDV, Kurumlar Vergisi İle Damga Vergisi Açısından
Değerlendirilmesi”, Gümrük Dünyası Dergisi,
Sayı 88, Yıl 2016/1.
·
ÇOBAN Kerim, “Gayri Maddi Hak
Kazançlarının Brütleştirilmesi İle Kurumlar Vergisi, Katma Değer Vergisi Ve
Gümrük Kıymeti Yönüyle İncelenmesi”, Gümrük ve Ticaret Dünyası Dergisi, Sayı
94, Yıl 2017/3.
·
ÇOBAN
Kerim, “Vade Farkı, Fiyat Farkı Ve Kur Farkının Vergisel Boyutu”, Gümrük ve Ticaret Dünyası Dergisi, Sayı 96, Yıl 2018/1.